Hep daha iyisi için çalışacağım.Yaptığım işin en iyisi olacağım.Halkını seven iyi insan,başarılı bir yazar, iyi bir şair olacağım.Söz veriyorum...Artık Rıfat'ı sanattan ve halkına olan sevgisinden başka hayata bağlayan başka bir kuvvet olamazdı.
Rıfat, oğlu olduktan ve savaş başladıktan sonra, kendi sanat anlayışını sorgulamaya başladı. Şimdiye kadar yazdıklarını gözden geçirdi. Gençlik heyecanıyla, eğlenmek için yazdıklarını tek tek inceledi. "Yazdıklarımın nerdeyse hepsiyle haylazları eğlendirmişim meğer." diyerek kendini eleştirdi. Toplumcu, gerçekçi bir anlayışla yazmaya karar verdi.
"Eğer halkımın sıkıntılarını dile getirmezsem, halkı ezenleri eleştirmezsem masum olamam, aydın olamam, şair yazar olamam; bundan sonra yazmayayım daha iyi." diye düşündü. Rıfat, artık yazı ve şiirlerini halkı için yazmaya karar verdi.
İlhan Selçuk kendi yönettiği, haftalık, Dolmuş adı derginin kadrosuna girmesini teklif etti. Rıfat bu teklifi kabul etti... Rıfat kendisine yedek teker anlamına gelen Stepne ismini seçti ve yazılarını bu isimle yayınlamak istediğini söyledi.
İlhan Selçuk'a "Okul anılarımı yazsam nasıl olur?" diye sordu, "Üç tane yazayım, bir bak, beğenirsen yazmaya devam ederim." dedi. İlhan Selçuk bu teklifi kabul etti. Rıfat'ın yazdığı bu üç anıyı hikâyeleştirmesini ve devamını yazmasını istedi.
Rıfat'ın yazdığı bu öğrencilik anıları, "Hababam Sınıfı" başlığıyla yayınlanmaya başladı.
Madımak otel yangını için söylediği söz o kadar haklı ki...
"Firavunlar yıllar önce tabletleri kırdı, Hitler kütüphaneleri yaktı. Ancak kimse aydınlarını, yazarlarını bir otele kapatıp onları canlı canlı yakmadı" Rıfat Ilgaz