Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslamî İlimler

Rıhle Dergisi - Sayı 13

Rıhle Dergisi

Rıhle Dergisi - Sayı 13 Sözleri ve Alıntıları

Rıhle Dergisi - Sayı 13 sözleri ve alıntılarını, Rıhle Dergisi - Sayı 13 kitap alıntılarını, Rıhle Dergisi - Sayı 13 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İsmet Özel'in o nefis ifadesiyle: "Hakikat, kimse sahip çıkmasa bile hakikat olma vasfından bir şey kaybetmez. Ancak paylaşılmayan hakikat tecelli edemez".
İlim Yolcusu Ramazan'a İthâfen
Seninle -bana göre çok kıymetli- bir hayat tecrübemi paylaşacağım. Hayatta önüne öyle meseleler gelecek ki, onlarla ilgili ne diyeceğini, nasıl davranacağını bilemeyeceksin. Böyle olunca da, tabiî olarak insanlara koşacaksın, onlarda bir çare, bir çıkış yolu arayacaksın. Ama bugün insanların -belki, diyorum- çoğu seni yanıltırlar, Ramazan. Susuzluğunu gidermeyecekler, belki daha da artıracaklar.
Reklam
İbni Mesud (r.a) buyuruyor ki: "İnsanlara akıllarının yetmeyeceği bir söz söylersen, bu onların bir kısmı için fitne olur."
Gazzali ilmi, kalbin ibadeti olarak nitelemiştir. Buna göre, nasıl ki bedenin ibadeti olan namaz için hadesten ve necasetten temizlik şarttır, kalbin ibadeti olan ilim için de kötü ahlak ve vasıflardan temizlenmesi gerekmektedir.
Sayfa 136Kitabı okudu
İslâm dünyasındaki üniversite ve külliyelerin Avrupa üniversitelerine tesiri, bugün bilhassa bu üniversitelerdeki akademik derecelendirmede, kıyafetlerde, isimlerde ve binaların minarîsinde hâlâ yaşamaktadır. Medreseler, bir avlu etrafında iki katlı taş binalardan teşekkül eder. Alt katta idare, hoca odaları ve eyvanlar; üst katta talebe odaları bulunur. Avlunun ortasında havuz, karşı iki köşesinde yemekhane ve mescid yer alır. Semerkand'dan Anadolu'ya, Bağdad'dan Kurtuba'ya kadar hemen bütün medreselerin mimarîsi böyledir. Avrupa'daki üniversiteler de aynı tarzda yapılmıştır. Ancak mescidin yerini, şapel almıştır. Üniversite hocaları, müderrislerin giydiği cüppe ve taylasanına benzer bir kıyafet giyer.
Tabiatıyla Mescid-i Nebevî dışında Hazret-i Peygamber'in bulunduğu her yer, çarşı, harp meydanı, mescid, evler, bir medrese hususiyeti kazanmıştır.
Reklam
"Kolunu nereye götürüyorsan kitabı da oraya götür. Kitabı bırakıp tatile gidiyorsan, ilim yolunda nasıl samimiyet iddia edersin? Şiarın İmam Ahmed'in şu sözü olsun : " Kabre girene kadar ilim yolculuğum devam edecek! " M.Fatih Kaya
Sayfa 88
Mehmet Fatih Kaya'dan İlim Yolcusuna Öğütler / 2
.. Sahip olduğunu hazmedemeyen yahut yaptıklarından rahatsız olan çıkacaktır. Bu sebeple insanların hepsinin rızasını umma. İnsanların hepsinin rızasını arayan, muhali arayan bir zavallıdır; "İnsanların rızası ulaşılamayacak bir menzildir", çünkü. Bugüne kadar onların dilinden selamet bulmuş kimse yoktur; bundan sonra da olmayacak! Ne yaptığını biliyorsan ne dediklerine aldırma. Şafii'nin nefis ifadesiyle: "İnsan kendisini bilirse başkasının söylediği ona zarar vermez". Arzuların, tutkuların seni esir etmesine izin verme. "İnsanın dört zindanı"nı hatırla. Gerçekten özgür olmak istiyor musun? Yine Şafii'nin ifadesiyle özgür olan: "Bir anlık sevginin hatırını gözeten, kendisine bir kelime öğretene intisap eden"dir. Hakkın ölçüsünü insanlar belleme. Hakkın ölçüsü kendi ölçüsüdür; hakkın ölçüsü hak olmaktır, Hakk'tan olmaktır. Kur'an-ı Hakîm'in ifadesiyle: "İnsanların çoğuna tabi olursan şüphesiz onlar seni Allah'ın yolundan saptırırlar". Fudayl'ın dediği gibi: "Sen Hak yoluna gir; salikleri az da olsa. Dalalet yolundan uzak dur; hâlikleri çok da olsa"...
Ben İstanbul'a yirmi bir yaşında geldim. Hukuk Fakültesi'nin birinci sınıfında okurken sınıf arkadaşlarımdan birinin tavassutu ile Cerrahpaşa Camii'nin meşrutasında bir meşk grubuna dahil oldum. Orada birçok ilahi ile birlikte klasik şarkılar da meşkettim. Bir zaman bu meclisin öyle tiryakisi oldum ki, meşkin icra edildiği Cumartesi günlerini iple çekiyordum. Bir taraftan bu meşk meclisine devam ederken bir taraftan da üniversite kantininde İslâm davasını anlatmaktaydım. Bir ara cevaplandırmakta güçlük çektiğim bir sualle karşılaşınca kendi kendime dedim ki: <Sen zevkan tatmin olmak için bu meşk meclisinde harcadığın zamanı İslâmî bilgiler edinmek maksadıyla harcamış olsaydın belki de laik sistemin anaforunda imani bir zaafa sürüklenmiş olan şu arkadaşlarına daha faydalı olurdun. Nasıl ki dini kaideler ehemmiyetlerine göre farz, vacib, sünnet, müstehab, ilh. sıralanıyorsa aynen muktesebatını takviye için yapabileceğin işler de böyle ehemmiyet derecelerine göre sıralanmalıdır. Maslahat iktizası olarak musiki ile iştigal etmek davamızın ancak galebesinden sonra bir ehemmiyeti haiz olabilir. Farz olan cihadı terk edip bir müstehabla iştigâl etmen yanlıştır.» Bu düşünceyle meşk meclisini terk ettim ve Fâtih'de Mustafa Sabri Sözeri Hoca'nın aynı gün ve saatteki Arapça derslerine devama başladım. -kadir mısıroğlu
Sayfa 109Kitabı okudu
Mehmet Fatih Kaya'dan İlim Yolcusuna Öğütler
... Kendini mutlak hakikatin ölçüsü sayma.. Doğruluk yakîn ve kesinlik ister; şüphe ve tereddüdü kaldırmaz. Böyle bir kesinliğe varmışsan, böyle bir hakikati yakalamışsan bütün insanlık karşına dikilse bile aldırma. Defoe'nun sözünü hatırla: "Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala hem de
Reklam
....şimdi sigarayı yakar Sahibi Müslim okursanız istifade edemezsiniz Din Muhammed
Çünkü demokrasi bir kavram, bir anlayış ve bir felsefe olarak, İslâm'la asla uyuşmaz. Demokrasi halka karar verme hakkı verir, İslâm ise vermez. Mesela bugün Türkiye'de halkın çoğunluğu içkinin caiz olmasını istese, bu talep demokrasiye göre meşrudur ama İslâm'a göre asla. Nitekim bugün bazı toplumlarda, demokrasi adına eşcinsellik meşru görülüyor ve eşcinsel evlilikler yapılıyor. İslâm'ın böyle bir şeyi kabul etmesini tasavvur edebilir misiniz? Çünkü İslâm'da yasama hakkı yalnızca Allah'a ve -mecazî anlamda- Allah rasûlü'ne aittir ve parlamento dediğimiz kurum tartışmasız olan bu esas çerçevesinde hareket eder. Yani parlamentonun vazifesi bu esası uygulamak ve hakkında nass bulunmayan yeni meseleleri bu esas (Kur'an ve Sünnet) çerçevesi içinde çözmektir. Yani parlamentonun hakiki anlamıyla yasama yetkisi yoktur. İctihad bile, bir meselede Allah'ın hükmünü anlama çabası demektir...
Kişi, öğrenmeye devam ettiği sürece âlimdir. Öğrenmeyi bırakıp mevcut birikiminin kendisine kifayet ettiği ve artık müstağni olduğu zannına kapıldığında ise cehaletin zirvesindedir.
Defoe'nun sözünü hatırla: "Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala hem de alçaktır. Bir adamın 'benden başka herkes aldanıyor' demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa o ne yapsın?".
Alim, sultanların yanında hakkı söylemekten çekinmemeli, hak uğruna kınayanın kınamasından korkmamalıdır. Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v.) en faziletli cihadın, zalim yöneticinin yanında söylenilen hak söz olduğunu ifade etmiştir.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.