Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Risale-i Nur Külliyatına Eleştirel Bir Yaklaşım

Mustafa Gök

Risale-i Nur Külliyatına Eleştirel Bir Yaklaşım Sözleri ve Alıntıları

Risale-i Nur Külliyatına Eleştirel Bir Yaklaşım sözleri ve alıntılarını, Risale-i Nur Külliyatına Eleştirel Bir Yaklaşım kitap alıntılarını, Risale-i Nur Külliyatına Eleştirel Bir Yaklaşım en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
NURCULAR KABRE İMANLA GİRERLER, CENNETLİKTİRLER (!) (hâşâ)
...işaret ve beşaret-i Kur'aniyede ifade eder ki: "Risale-i Nur dairesi içine girenler, tehlikede olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler." diye müjde verirler."(1) Evet, Risale-i Nur'un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası (iki kesin sonuç), her şeyin fevkindedir, Başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci Neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, îmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var.(2) ...kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin (RA.) üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı Azam'daki (K.S.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'ın kuvvetli işaretle o hâlis şäkirdler ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarına müjdesi pek kat'î isbat ederler.(3) İşârât-ı Kur'aniye'nin, yirmialtıncı âyetinin fefi'l-cenneti hâlidîne sırrıyle, "Risale-i Nur talebeleri, îman ile kabre gireceklerdir" tebşîratının...(4) 1- Tarihçe-i Hayat, 277. 2- Tarihçe-i Hayat, 312. 3- Tarihçe-i Hayat, 319. 4- Kastamonu Lâhikası, 47.
Sayfa 278 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Said Nursî yazdıklarının Kur'an'ın levh-i mahfuzdaki gibi olduğunu da söylemiştir: "....(Kur'an'ın) Asr-ı Saadetten beri böyle hârika bir sûrette mu'cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kadir olmadığı halde Risale-i Nur'un kahraman bir kâtibi olan Hüsrev'e "yaz!" emir buyurulmasıyle, Levh-i Mahfuzdaki yazılan Kur'an gibi yazılması..."(Âsâ-yı Mûsa, 85.) Cenab-ı Hak buyurmuştur ki: "Hayır, o şerefli bir Kur'an'dır. Levh-i mahfuzdadır." (Burûc, 85/21-22) Said Nursî tarafından gayba bir taş daha atılmıştır. Mahiyetini Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği levh-i mahfuzdaki gibi Kur'an yazdıklarını ileri sürenlerin bu iddiası da saçma bir iddiadır.
Sayfa 71 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Said Nursi'nin medrese hayatı
Ciddi bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit Ocağı dahilinde bulunan Tağ Köyünde Molla Mehmed Emin Efendi'nin medresesine gitti fakat fazla duramadı. Hâle-i fitriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirâne söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi; medreseden ayrılmasına sebeb oldu. Tekrar
Sayfa 28 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Said Nursi'nin tahsil hayatı
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde...(Şualar, 434.) Evet o zât (Said Nursi) daha hal-i sabavette (çocukluk döneminde) iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri (görünümü, durumu) kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine (önceki ve sonrakilerin ilimlerine) ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya (eşyanın hakikatlerine) ve esrar-ı kâinata (kainatın sırlarına) ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyaya (yüksek şerefe) kimse nail olmamıştır.(Şualar, 542.) Alelusûl yirmi sene tahsili lâzım gelen ulûm (ilimler) ve fünunun (fenlerin) zübde (öz) ve hülâsasını (özetini) üç ayda tahsil ve ikmal etmiştir.(Tarihçe-i Hayat, 34.) Evet, üç aylık bir tahsili bulunan ve kırk seneden beri Kur'an-ı Kerîm'den başka bir kitapla iştigal etmeyen, yüzotuzu Türkçe, onbeşi Arapça olan eserlerini te'lif ederken hiçbir kitaba müracaat etmediği, henüz hayatta olan katipleri tarafından şehadet edilen, esasen kütüphanesi de bulunmayan, yarım ümmi (yarım okumuş) bir zat...(Sözler, 703.) ... Medrese usulünce onbeş sene ders almakla okunan kitapları Resail-in-Nur müellifi yalnız üç ayda tahsil etmiş.(Sikke-i Tasdik-i Gaybı, 78.)
Sayfa 27 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
CENÂB-I HAK NEFSE DEMİŞ Kİ...
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
Sayfa 294 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Önemli bir yekûn tutan Şiîlik motifleri, Allah tarafından yazdırıldığı konusundaki sürekli vurgu, ayetlerin tahrifi noktasına varan ebced hesapları; Hz. Peygamber, Hz. Ali, A. Geylani ve çeşitli dinî şahsiyetler üzerinden kurulan zoraki meşrulaştırma çabaları, dayanak olarak ileri sürülen zayıf ve uydurma hadisler, kimi iddiaların onaylatılmasında kullanılan rüyalar, keramet ve tokatlar(musibetler) okunduğunda, Risale-i Nur'un, Kuran ve Sünnet ile bağdaşmayan birtakım hususları içerdiği anlaşılmaktadır. Bu hususta bir kısım örnekler bu çalışmada sunulmuş olup, daha derinlemesine bilgi sahibi olmak için okuyucuların, Sikke-i Tasdik-i Gaybî başta olmak üzere, Nur Risaleleri'ni dikkat ve sabırla okumasını tavsiye ediyoruz.
Süleymaniye vakfıKitabı okudu
"NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR."(1) Ali el-Karî bu söz için der ki: İbn Teymiye: Mevzudur, dedi. es-Sem'anî ise: Bunun merfu olarak bilinmediğini, Yahya b. Muaz er-Razî'nin sözü olduğunu, söyledi. Nevevi dedi ki: Nebi'den (s.a.v.) sabit değildir. Fakat, manası sabittir. Denildi ki: Kendi cehaletini bilen, Rabbinin ilmini; kendisinin fâni olduğunu bilen, Rabbinin baki olduğunu; kendisinin âciz ve zayıf olduğunu bilen, Rabbinin kudret ve kuvvetini bilir. Bu, Teala'nın şu kavlinden anlaşılır: "Nefsini aşağılık yapandan başka, kim İbrahim'in dininden yüz çevirir?" (Bakarа, 2/130) İbn Hacer'e bu hadisi kimin rivayet ettiğini sormuşlar. Cevaben, "Bu hadisin aslı yoktur" demiştir. İbn Hacer daha sonra, bunun Yahya b. Muaz'ın sözü olduğunu belirtir ve manası hakkında da aynı açıklamayı yapar.(2) Bu söz gerçekten hikmet doludur... Ancak ne var ki, benimsenen bir hikmetin zamanla "hadis" zannedilmesi ihanet olmaktadır. Zira bir hadisin Müslüman nazarındaki mualla mevkiini almaya hiçbir hikmetin hakkı yoktur. Hikmetin hikmet, hadisin hadis olarak bilinmesi şarttır."(3) 1- Barla Lâhikası, 317. 2- Şeyh Alaaddîn, İmam Nevevî'nin Fetvalarının Şerhi, 302. 3- Cânan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, 13.
Sayfa 327 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
SAİD NURSİ CEHENNEME ATILMAYA HAZIR!
"Rabbim, beni nimet cennetinin vârislerinden kıl!" Hz. İbrahim (a.s.) (Şuara, 26/85) "...bütün kanaat ve kuvvetimle ehl-i imana bir hizmet-i imaniye yapmak için, değil yalnız dünya hayatımı ve fânî makâmatımı, belki -Lüzum olsa ahiret hayatımı ve herkesin aradığı uhrevî bâkî mertebelerini fedâ etmeği; hatta cehennemden bazı biçâre
Sayfa 530Kitabı okudu
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Yaşar Kutluay, Mezhepler Tarihi Yönünden Said Nursî ve Nurculuk başlıklı makalesinde Said Nursî'ye izafe edilen özellikleri sıralayıp bu özelliklerin benzerlerini İslâm Mezhepleri Tarihi'nde aramış ve demiştir ki: Bazı gerçeklere "hakke'l-yakin", "ayne'l-yakin" derecelerinde ilhamla vakıf olması özelliği de Said Nursî'ye mahsus kalmamakta, bu konuda bütün malûm imamlarla yani Şii imamları ve onlar dışında bilhassa Muhtar es-Sakafi ile birleşmektedir. İstikbalde olacak olayları şahıslar, zümreler, milletler çapında- vuku bulmalarından önce haber verme konusunda da yine Muhtar'a çok benzemektedir... Yaşar Kutluay, Mezhepler Tarihi Yönünden Said Nursî ve Nurculuk, İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, cild III, cüz 3-4, 1959-1960, 221.
Sayfa 53 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.