"NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR."(1)
Ali el-Karî bu söz için der ki:
İbn Teymiye: Mevzudur, dedi. es-Sem'anî ise: Bunun merfu olarak bilinmediğini, Yahya b. Muaz er-Razî'nin sözü olduğunu, söyledi.
Nevevi dedi ki: Nebi'den (s.a.v.) sabit değildir. Fakat, manası sabittir. Denildi ki: Kendi cehaletini bilen, Rabbinin ilmini; kendisinin fâni olduğunu bilen, Rabbinin baki olduğunu; kendisinin âciz ve zayıf olduğunu bilen, Rabbinin kudret ve kuvvetini bilir.
Bu, Teala'nın şu kavlinden anlaşılır:
"Nefsini aşağılık yapandan başka, kim İbrahim'in dininden yüz çevirir?" (Bakarа, 2/130)
İbn Hacer'e bu hadisi kimin rivayet ettiğini sormuşlar. Cevaben, "Bu hadisin aslı yoktur" demiştir. İbn Hacer daha sonra, bunun Yahya b. Muaz'ın sözü olduğunu belirtir ve manası hakkında da aynı açıklamayı yapar.(2)
Bu söz gerçekten hikmet doludur... Ancak ne var ki, benimsenen bir hikmetin zamanla "hadis" zannedilmesi ihanet olmaktadır. Zira bir hadisin Müslüman nazarındaki mualla mevkiini almaya hiçbir hikmetin hakkı yoktur. Hikmetin hikmet, hadisin hadis olarak bilinmesi şarttır."(3)
1- Barla Lâhikası, 317.
2- Şeyh Alaaddîn, İmam Nevevî'nin Fetvalarının Şerhi, 302.
3- Cânan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, 13.