Bütün dünya karşılarında iken bir avuç mü'minin Asr-ı Saadette sergilediği muazzam başarı, başkanlarının 'başarı' anlayışına teslimiyet sayesinde değil, başkalarının 'başarı' anlayışını aşabilmeleri, kendi 'başarı' tariflerini kendi hayatlarına ikame edebilmeleri sayesinde gerçekleşmişti.