Görülene, elle tutulana, elde edilene; yani maddiyata olan ilginin bu kadar yüceltildiği bir çağda, ruhlarımız özüne, aslına yabancılaşıyor. İnsanların kendilerini sahip oldukları fıziksel özellikler ve maddî imkânlar ile tarif ettikleri bu çağda, bütün dikkat, bütün itina ‘beden’e ve ‘madde’ye odaklanmış halde. Bizi biz yapan, bizi insan yapan asıl özümüz, ruhumuz ise itinadan mahrum, bakımsızlığa mahkum...