Buna göre, bir yerde bir güzellik varsa, bir güzellik okumuyorsa, orada akla ve hakikate bakan bir yön, bir uyum, bir âhenk, bir tenasüb, bir yerli yerindelik vardı.
İnsanlar, filmleri ve dizileri taklid ederek yaşıyorlardı artık. O yüzden kendi içten tebessümlerini yitirmiş, filmdeki oyuncuların ‘rol icabı’ zoraki gülümsemelerini yüzlerine yapıştırır hale gelmişlerdi.