Ruh Hekiminin Hatıraları

Ayhan Songar

Ruh Hekiminin Hatıraları Gönderileri

Ruh Hekiminin Hatıraları kitaplarını, Ruh Hekiminin Hatıraları sözleri ve alıntılarını, Ruh Hekiminin Hatıraları yazarlarını, Ruh Hekiminin Hatıraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1974 yılının Temmuz ayı... Türkiye'de haşhaş ekiminin serbest bırakılması kararının üzerinden henüz pek az bir zaman geçmiş. Amerika'da yayınlanan Time mecmuası "Öldürücü haşhaşın geri gelmesi" diye başlıklar atıyor. Amerika'ya giren eroinin % 80'inin Türkiye kaynaklı olduğu iddia ve memleketimizdeki haşhaş tarlalarının bombalanmasını teklif edecek kadar ileri gidiyorlar. Ve bu hava içinde, Helsinki'de toplanan Milletlerarası uyuşturucu maddeler ve alkol seminerinde memleketimizi temsille vazifelendiriliyorum. Adeta haşhaş ekiminin serbest bırakılmasının hesabını bir milletlerarası forumda tek başıma vermek durumu ile karşı karşıyayım. Sonradan kitap hâlinde neşrettiğim "Haşhaş Meselesi ve Türkiye" başlıklı raporumu dünyanın her tarafından gelmiş ve hepsi de peşin hükümlü daha gelmeden bizi mahkûm etmeye hazır delegelerin önünde okuyacağım.
Sayfa 117 - Bir zamanla Haşhaş derdimiz varmış...
Bir Mösyö Dögol vardı. Fransa'da tekstil mühendisliği tahsil ederken kafayı üşütmüş, senelerdir Bakırköy Hastanesi'nde mihman. Kendini de gerçekten General Dögol sanır. Asıl adını bilen bile kalmamıştı ben tanıdığımda. Sonra, Bakırköy Hastanesi'nden ayrıldım. Zaman zaman ziyaretine gider, birkaç paket sigara götürürdüm. Ölünceye kadar, yıllarca, her gün yolumu bekledi. Son nefesini verirken ona bir şeyler ikram etmeye, para falan vermeye kalktım, belki memnun olur diyordum. Parayı aldı, yanında duran hastabakıcıya verdi. "Bu bana lazım değil artık. Sen bundan sonra bana vereceğin para ile mezar taşıma -Mösyo Dögol iyi adamdı- diye yazdırırsın" dedi. Mezar taşı var mı bilmem, ama ben onun resmini psikiyatri kitabıma kapak yaptım, senelerce tıp talebelerinin elinde ve dilinde dolaştı.
Sayfa 110
Reklam
Hekim, nâdiren tedavi eder, bazen teskin eder, ama daima teselli eder. Bunun için de gerekirse "idare-i maslahat" eyler... Ortada babasız kalacak, nesebi gayri sahih olarak büyüyecek bir zavallı günâhsız vardı. Yaradana sığınıp bir tiyatro oynadım ki, aklıma geldikçe kendim de gülerim... "Hanımefendi, kocanız çok ağır hasta... Ne yapalım, ama herkes gibi (!) onun da bir kabahati olmuş, bir çocuk peydahlamış. Şimdi belki kocanız son saatlerini yaşıyordur. Hem bu günahsızın babasız kalmaması hem de kocanızın üzüntü ile ölmemesi için gelin de şu işe razı olun, çocuğu nüfusunuza geçirin!.." Birkaç ay sonra bizim hastayı (!) sokakta gördüm. İşin sonunu merak ediyordum, "Ne oldu?" diye sordum. İşte cevabı: "Doktor bey, sözleriniz öyle tesir etti ki, çocuğu nüfusuma geçirmekle kalmadım, anasını da eve getirdim, şimdi hep birlikte gül gibi geçinip gidiyoruz, Allah razı olsun!..."
Sayfa 101
Niçin Ortaçağ'da kadınlanın güzel olabilmeleri için kirpiklerini yolmaları gerekirmiş de şimdi aksine takma kirpik bile takıyorlar?
Sayfa 90
Hani, Yahya Kemal'e sormuşlar: “Ankara'nın en çok nesini seversin?" diye de "İstanbul'a dönüşünü" demiş.
Sayfa 85
Erol Güngör gibisini bu memleket nâdir görür, bu millet nâdir bulur; eşini, emsâlini asırlar güç yetiştirir.
Sayfa 74
Reklam
61 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.