Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rüzgar ÇIktı

Nurdan Beşergil

Rüzgar ÇIktı Sözleri ve Alıntıları

Rüzgar ÇIktı sözleri ve alıntılarını, Rüzgar ÇIktı kitap alıntılarını, Rüzgar ÇIktı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Öfkelerini kime ya da neye yönelteceklerini bilmeden kızmak anlamsız geliyordu. Sanırım kırgındılar.
Yıllardır yıkımların, felaketlerin yapamadığını bu ses yapmıştı ve milyarlarca insan bir belirsizliği paylaşmanın trajikomik sürecini yaşarken birbirinin farkına varmıştı. Bu farkına varış, süreci katlanabilir kılıyordu. Kainattaki dünya denen gezegenin insanları, birlikte meraklanarak, birlikte bekleyerek, hep beraber yaşamanın keyfini çıkarıyordu. Ne yazık ki insanoğlunun doğasında bulunan olayların suyunu çıkarma yetisi, bu paylaşımın da ağız tadıyla yaşamasını engelledi. Sesle ilgili ihtimaller birer birer elendikçe ve bilimsel dayanak arama çabaları negatif sonuçlar vermeye başladıkça politikacılar, etnik gruplar, baskı grupları sahne aldılar. Dünyanın dört bir yanında pankarlar taşıyan, sloganlar atan insan toplulukları sokaklara döküldü, salonlara yığıldı. Libareller sosyalistleri, sosyalistler muhafazakarları, muhafazakarlar yeşilleri, yeşiller kimbilir kimleri suçladı. Aslında suç neydi, nerede hata yapılmıştı, bilen yoktu ya, kimse miting düzenleme ve gösteri yapma konusunda diğerlerinden hazırlıksız görünmek istemiyordu
Reklam
Beş altı ayda bir, iyice güçten kuvvetten düşüp hastalıklı bir hal alınca ava çıkıyorum. Varoluşum et istiyor. Şiddetle avlanmak istiyor. Türüm, doğar, büyür, avlanır, ürer ve ölür. Televizyon seyretmez, kitap okumaz, konsere, tatile, işe, misafirliğe, okula gitmez benim cinsim. Toplumsal bir varlık değilizdir. Kendimizi ispat etmek, başarılı ve yardımsever olmak, türdeşlerimiz tarafındsn sevilmek gibi bir kaygımız yoktur. Birbirimiz olmadan, ikili ilişkiler, dostluklar, akrabalıklar, arkadaşlıklar kurmadan yaşayabiliriz. Ama avlanmadan yaşayamayız. Hırsla soluyarak avımızın üstüne atlamadan, kana bulanmadan, çiğ et ve kıkırdak çiğnemeden yaşayamayız. Ne yapalım, biz böyleyiz.
Her gün eksiliyorum. Ama nereye gittiğimi, hayatımın nasıl azar azar bittiğini anlayamıyorum. Yaşadığıma dair en ufak bir delil yok.
Her akşam yaptığımız gibi yeşil fincanlarımızla bitki çaylarımızı içtik. Yaşantımın istediğim gibi gitmediği bu “her akşam, her sabah, her gece, her pazar yaptığımız gibi”ler çoğaldıkça fark ettim. Enerjimin tükendiği yerde bitiveriyorlardu ayrıkoktarı gibi.
Aslında birbirimizden çok farklıydık, ama neydi farkımız unutmuştuk.
Reklam
Kaymak tabakadakiler davetlerde paralarını konuşturmayı iyi bilirler..
Sayfa 120Kitabı okudu
Anlatmak istediklerini açık açık yazamayacak kadar alaycı ve hırçındı. Yazdıkları da kendi gibi alaycı ve hırçın oluyordu.
Korunduğumuzu, gözetildiğimizi bilerek, yarının bugünden farklı olmayacağı bize garanti edilmişken yaşamak çok kolaydı. Güvenliğimizin sağlanması karşılığında iplerimizi teslim etmiştik.
Karşısındakilerin duyarlılıklarını sürekli sınavdan geçirdi. Kendisine sunulan ipuçlarını nasıl kılı kırk yararak değerlendiriyorsa herkesten aynı hassasiyeti göstermesini beklerdi. Sözleri, tavırları ameliyat masasına yatırır, parça parça eder, anlamlara ayırırdı. Anlam veremediklerine yakıştırmalar yapardı. Sonunda didik didik ettiği anıları, suyu alınmış posaya benzerdi.
Reklam
iyi vakit geçirmek için okurum
İyi vakit geçirmek için konuşurum, iyi vakit geçirmek için düşünürüm.
Sayfa 123Kitabı okudu
Üstelik insanlar çevre temizliği konusunda son aylarda o kadar titizdiler ki, atmosfer ve deniz kirliliği ölçümleri yıllardır bu kadar iyi sonuç vermemişti
Sonra çılgınca bir şey yaptım: Sokağa çıktım. İnsancıklar arasında dolaştım. Kendimi onlardan biri olmak için zorladım; hayatlarının geri kalan bölümünde şimdiye dek yaşadıklarından hiç de farklı olmayan şeyler yaşayacaklarını bilerek sonlarını bekleyen insanlar gibi hissetmeye çalıştım.
Sayfa 117Kitabı okudu
İnsanlarla uğraşamayacak durumdaysa yazdıklarına gizlenir, kendi geri çekilirdi. Eğer havasındaysa değer verdiği ya da değer vermeye değer bulduğu birine umutsuzca sokulur, olmadık şaklabanlıklar yapar, zekasını ve yaratıcılığını sonuna kadar kullanırdı.
Aslında dünya insanları birbirlerini duymadan, dinlemeden yaşamaya alışkındılar. Konuşanlar, şiddetle ve istekle kendilerinden bahsetmek dışında yeni bir şey söylemiyorlar, dinleyenlerse karşılarında ağzını açıp kapayan, hiç mi hiç ilgilenmedikleri insanın susmasını ve sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı. İnsan anlatmak istediğini kendiyle sınırlayalı yıllar oluyordu
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.