Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rüzgar ÇIktı

Nurdan Beşergil

Rüzgar ÇIktı Gönderileri

Rüzgar ÇIktı kitaplarını, Rüzgar ÇIktı sözleri ve alıntılarını, Rüzgar ÇIktı yazarlarını, Rüzgar ÇIktı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
124 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Tek kelimeleyle BA-YIL-DIM Hayranlıkla okudum. Bu öyle bir kitap ki, bu yüz yirmi dört sayfadaki yirmi beş hikayeyi, yirmi beş günde oku. Kapağını kapat. Kiminde hülyalara dal, kimin de kendini sorgula. Böyle modern binbirgece masalları gibi... Bilemiyorum. Anlatamıyorum. Yetemiyorum. Bu görünüşte bir kitap evet ama sanki bir sade bir kitaptan
Rüzgar ÇIktı
Rüzgar ÇIktıNurdan Beşergil · Çağdaş Yayınları · 19964 okunma
iyi vakit geçirmek için okurum
İyi vakit geçirmek için konuşurum, iyi vakit geçirmek için düşünürüm.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Kaymak tabakadakiler davetlerde paralarını konuşturmayı iyi bilirler..
Sayfa 120Kitabı okudu
Sonra çılgınca bir şey yaptım: Sokağa çıktım. İnsancıklar arasında dolaştım. Kendimi onlardan biri olmak için zorladım; hayatlarının geri kalan bölümünde şimdiye dek yaşadıklarından hiç de farklı olmayan şeyler yaşayacaklarını bilerek sonlarını bekleyen insanlar gibi hissetmeye çalıştım.
Sayfa 117Kitabı okudu
Aslında dünya insanları birbirlerini duymadan, dinlemeden yaşamaya alışkındılar. Konuşanlar, şiddetle ve istekle kendilerinden bahsetmek dışında yeni bir şey söylemiyorlar, dinleyenlerse karşılarında ağzını açıp kapayan, hiç mi hiç ilgilenmedikleri insanın susmasını ve sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı. İnsan anlatmak istediğini kendiyle sınırlayalı yıllar oluyordu
Üstelik insanlar çevre temizliği konusunda son aylarda o kadar titizdiler ki, atmosfer ve deniz kirliliği ölçümleri yıllardır bu kadar iyi sonuç vermemişti
Reklam
Yıllardır yıkımların, felaketlerin yapamadığını bu ses yapmıştı ve milyarlarca insan bir belirsizliği paylaşmanın trajikomik sürecini yaşarken birbirinin farkına varmıştı. Bu farkına varış, süreci katlanabilir kılıyordu. Kainattaki dünya denen gezegenin insanları, birlikte meraklanarak, birlikte bekleyerek, hep beraber yaşamanın keyfini çıkarıyordu. Ne yazık ki insanoğlunun doğasında bulunan olayların suyunu çıkarma yetisi, bu paylaşımın da ağız tadıyla yaşamasını engelledi. Sesle ilgili ihtimaller birer birer elendikçe ve bilimsel dayanak arama çabaları negatif sonuçlar vermeye başladıkça politikacılar, etnik gruplar, baskı grupları sahne aldılar. Dünyanın dört bir yanında pankarlar taşıyan, sloganlar atan insan toplulukları sokaklara döküldü, salonlara yığıldı. Libareller sosyalistleri, sosyalistler muhafazakarları, muhafazakarlar yeşilleri, yeşiller kimbilir kimleri suçladı. Aslında suç neydi, nerede hata yapılmıştı, bilen yoktu ya, kimse miting düzenleme ve gösteri yapma konusunda diğerlerinden hazırlıksız görünmek istemiyordu
Beş altı ayda bir, iyice güçten kuvvetten düşüp hastalıklı bir hal alınca ava çıkıyorum. Varoluşum et istiyor. Şiddetle avlanmak istiyor. Türüm, doğar, büyür, avlanır, ürer ve ölür. Televizyon seyretmez, kitap okumaz, konsere, tatile, işe, misafirliğe, okula gitmez benim cinsim. Toplumsal bir varlık değilizdir. Kendimizi ispat etmek, başarılı ve yardımsever olmak, türdeşlerimiz tarafındsn sevilmek gibi bir kaygımız yoktur. Birbirimiz olmadan, ikili ilişkiler, dostluklar, akrabalıklar, arkadaşlıklar kurmadan yaşayabiliriz. Ama avlanmadan yaşayamayız. Hırsla soluyarak avımızın üstüne atlamadan, kana bulanmadan, çiğ et ve kıkırdak çiğnemeden yaşayamayız. Ne yapalım, biz böyleyiz.
Her gün eksiliyorum. Ama nereye gittiğimi, hayatımın nasıl azar azar bittiğini anlayamıyorum. Yaşadığıma dair en ufak bir delil yok.
Her akşam yaptığımız gibi yeşil fincanlarımızla bitki çaylarımızı içtik. Yaşantımın istediğim gibi gitmediği bu “her akşam, her sabah, her gece, her pazar yaptığımız gibi”ler çoğaldıkça fark ettim. Enerjimin tükendiği yerde bitiveriyorlardu ayrıkoktarı gibi.
Reklam
Korunduğumuzu, gözetildiğimizi bilerek, yarının bugünden farklı olmayacağı bize garanti edilmişken yaşamak çok kolaydı. Güvenliğimizin sağlanması karşılığında iplerimizi teslim etmiştik.
Aslında birbirimizden çok farklıydık, ama neydi farkımız unutmuştuk.
Ne istiyorum insanlardan diye kendi kendine soruyordu ve cevabı, uykusuz bir geceyi ve daha pek çok çözemediği soruyu beraberinde getiriyordu.
İnsanlarla uğraşamayacak durumdaysa yazdıklarına gizlenir, kendi geri çekilirdi. Eğer havasındaysa değer verdiği ya da değer vermeye değer bulduğu birine umutsuzca sokulur, olmadık şaklabanlıklar yapar, zekasını ve yaratıcılığını sonuna kadar kullanırdı.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.