Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İzmirli Mesih

Sabetay Sevi

Joseph Kastein

Sabetay Sevi Gönderileri

Sabetay Sevi kitaplarını, Sabetay Sevi sözleri ve alıntılarını, Sabetay Sevi yazarlarını, Sabetay Sevi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ancak çevreden soyutlanmak suretiyle, rahat nefes alabilecekleri bir yer bulabiliyorlardı. Bu yüzden, yerleşim kurma şansları her zaman ekonomik koşulların elverişli olduğu yerlerle sınırlıydı ve ancak ekonomik sistem içinde ihtiyaçlarını tedarik etme imkanı bulabildikleri yerlerde refaha kavuşabilme ümidi taşıyorlardı.
Yahudi kolonisinin son büyük dağılışı, Yahu- dilerin İspanya'dan sürgün edilmesi yüz yıl önce gerçekleşmişti. Yeni merkez Doğu'da kurulmak üzereydi. Ekmek ve geçim der- diyle ta Sibirya'ya kadar giderek geri dönmüş mültecileri, Polonya ve Ukrayna kabul etmişti.
Reklam
320 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitabımız İzmir'in çılgın dedikoduları isimli kitabın devamı niteliğinde çünkü o kitapta adı geçen Mesih Sabetay Sevi'yi anlatıyor. Sabetay Sevi kendini Mesih ilan etmiştir ona inanan da vardır inanmayan da vardır . Yine sevemeyerek okudum renkler ve zevkler tartışılmaz diyerek seçimi size bırakıyorum kitapla kalın....
Sabetay Sevi
Sabetay SeviJoseph Kastein · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 200649 okunma
Ölüm döşeğinde son isteğini dile getirdi: Müslüman mezarlığına gömülmemesi için yalvardı. Eğer kendi insanlarıyla birlikte ölüm uykusuna yatmadına izin verilmezse o zaman tüm günahlarından arınmak için... Deniz kıyısına gömülmek istiyordu.
Kuşkusuz bu dönemde pek çok teolog, dilbilimci ve tarihçi Yahudilerin sorunlarıyla ilgileniyordu. Bunun bir nedeni, ilim erbabı için, tarihle ilgilenmenin ve kendilerine Talmud ve Hahamlık literatürünü öğrenme ve bu sayede Yahudilerin meselelerine yönelik yetkin bir yaklaşım sergileme imkânını sunan, Yunanca, Latince ve İbranice dillerini öğrenmenin moda olmasıydı.
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Sabetay Sevi olayı, Mesih bekleyen sıkıntı içinde tüm Yahudi âleminde heyecan yaratmıştı. Örneğin Avrupa’da da bu tepkiler izlenmişti.1666’da Almanya’da çizilmiş bir gravürde Sabetay Sevi, kitleleri etkileyecek bir haşmetle atının üzerinde resmedilmiştir. Sabetaycılık, en son evrimini Jacob Frank’ın (1726-1791) akımında yaşadı. Hahambaşılıkların takibine uğrayan bu akım, bu kez Hıristiyanlık âleminde bir saha buldu. Mensupları; Polonya ve Avusturya asilzadeleri, askeri ve sivil ileri gelenleri arasına katıldılar. Birçok Frankçı Freemason oldu ve mistik, Kabalistik ve devrimci fikirleri, Aydınlanma (Haskala) görüşleriyle birleştirdiler. (Örneğin; E.Jase Hirschfield) Asyalı biraderler adlı bir tür Masonik düzenin üyesiydi. Bu düzende Yahudi- Kabalist ve Hıristiyanlık öğeleri mevcuttu. 1775’te Hıristiyanlığa dönen ve Franz Thomas adını alan Jacob Sasportas (1610-1698) adlı Amsterdamlı Alahacı, Sabetaycılığın geleneksel Yahudi Kurtarıcı (Mesih) görüşüyle çeliştiğini ve Hıristiyanlığa daha yakın düştüğünü savunur. Jacob Emden (1697-1776) adlı ünlü Alman Rabi de, Sabetaycılığa karşıdır. Sabetaycı olduğundan şüphelendiği Kabalist Eyeschutz ile yaptığı münazara, Aşkenaz Yahudilerini bir süre iki kampa ayırdı. Günümüzdeki eser miktardaki Sabetaycılar ise Sevi’nin özellikle Kabalist görüşlerinin değerini savunmaktalar.
Sabetay Sevi
Sabetay SeviJoseph Kastein · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 200649 okunma
Reklam
Sabetaycıların Müslümanlığı kabul ettikten sonra Selanik’te taşındıkları evler görkemliydi. Ancak dışarıdan içerisi görünmezdi ve içerde gizlilik hüküm sürerdi. 19. yüzyılın ikinci yarısında teknolojik gelişmeler ve bankacılık sayesinde maddi varlıklarını geliştirdiler. Bu gelişmeyi körükleyen ‘Jön Türkler’ arasında ve daha sonraları Türkiye’de faaliyet gösterecek Osmanlı Bankası ve Selanik Bankası’nın kurucuları arasında Dönmeler olduğu bilinmekte. II. Abdülhamit, rejimine muhalif olan Jön Türkler’in ve Dönmeler’in takibini istemişti. Ahali Mübadelesi yıllarında Dönmeler’in bir kısmı Türkiye’ye gelip asimile olmanın hata olduğunu iddia ederken, diğerleri de bunun bir tarz olduğunu savunmuşlardı. Öte yandan Karakaşzade Rüştü Bey, TBMM ve Cumhurbaşkanı’na müracaat ederek, ilk defa mezhebi hakkında bir ifşaatı dile getirdi ve Yunanistan’da kalmaları gerektiğini savunsa da başarılı olamadı. Ancak gerçek olan bir konu da, Dönmelerin bu sayede II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sındaki toplama kamplarına sevk edilmekten kurtulmuş olmalarıydı.
20. yüzyılın başlarında merkezi yönetime karşı başkentten uzak olan ve Selanik’te giderek güçlenen İttihat ve Terakki hareketi, kentte önemli bir nüfusa sahip Yahudi ve Sabetaycı cemaatlerin desteğini aldı. Sabetaycı aydınlar, Avrupa ile kurdukları ilişkiler dolayısıyla pek çok yeniliğin öncüsü oldular. Bu yıllarda Yahudiliğe dönme teşebbüsleri kabul edilmeyen ve genellikle Yahudiler tarafından benimsenmeyen Sabetaycılar, 1924’teki ‘Ahali Mübadelesi’nden sonra Türkiye’ye geldiler ve cemaat içi evliliklerle devamlarını sağlamaya çalıştılar. İkinci Dünya Savaşı yılları sırasında çıkartılan Varlık Vergisi yasası kapsamına ‘Dönmeler’ başlığı altında dâhil edildiler.
Müslümanlığı seçti!!!!!
Sabetay Sevi’nin Müslüman olmasıyla beraber, 200 kadar aile de Yahudilikten ayrılarak Müslüman oldu. Bu grup, daha sonra kendilerine ‘Dönme’ adı verilen Maaminimlerdir (inananlar). Ayrıca Sabetay Sevi’nin öğretilerine bağlı olan fakat Yahudilikten ayrılmayan bir grup da vardır. Bunlar, gizli Sabetaycılardır. Sabetay Sevi’nin prensipleri Kabala’nın müritlerine bildirildiğinden birçok sır Talmudist görüşte olanlara intikal etti. 1917 yangınında da birçok Sabetaycı literatür yok oldu.
Mesih olarak Sevi’yi kabul edenler, bu durum karşında büyük bir düş kırıklığına uğradılar ve umutsuzluğa düştüler. Natan Levi’ye göre ise, Sabetay Sevi sadece zahiren dinini değiştirmişti. Amacı Yahudileri kurtarmaktı. Sabetay Sevi’nin dinini değiştirmesi genellikle tam olarak açıklanamayan gerekçelere bağlanır. Gerçekte, genel kanı Sabetay Sevi’nin mesihlik iddiası taşıyan bir paranoyak oluşudur. Ancak Sabetay Sevi’nin müritleriyle beraber olduğunu haber alan otoriteler, onu tek bir Yahudi’nin dahi yaşamadığı Arnavutluk’un Ülgün kasabasına sürdüler. Orada günlerini yalnızlık içinde melankolik ve mistik bir atmosferde geçiren Sabetay Sevi, 1676’da öldü. Müritleri, Sevi’nin denize girdiğine ve su üzerinde yürüyerek yok olduğuna inanmışlardır.
39 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.