Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2018 Mart

SabitFikir - Sayı 85

SabitFikir Dergisi

SabitFikir - Sayı 85 Gönderileri

SabitFikir - Sayı 85 kitaplarını, SabitFikir - Sayı 85 sözleri ve alıntılarını, SabitFikir - Sayı 85 yazarlarını, SabitFikir - Sayı 85 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir neşter bir kalem
"Işığı taşıyorsan karanlığa girmelisiniz. Etrafınıza iyi gelecek, etrafınızı aydınlatacak bir şey varsa bunu paylaşın. Her şeyin aslı sevgidir ve sevgiye döner." Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş (Genel Cerrahi Uzmanı) (Mayıs 2021-Sayı 123)
Sayfa 7 - Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık
Kitap kurtları daha uzun yaşıyor! Gün geçmiyor ki kitap okumanın yeni bir faydası ortaya çıkmasın! Uzun otobüs yolculuklarını çekilir kılan, can sıkıntısına iyi gelen kitaplar bir yandan da ömrünüze ömür katıyormuş! Yale Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’nün son araştırmasına göre, kitap okumanın insan ömrünü uzattığı ortaya çıkmış. 3635 denek üzerinde yapılan araştırmalara göre günde yaklaşık yarım saat kitap okuyan kişiler hiç kitap okumayanlara göre ortalama 2 yıl daha uzun yaşıyor. Yine aynı araştırmaya göre kadınlar, yüksek öğrenim görmüş kişiler ve yüksek gelire sahip kişiler kitap
Reklam
Ne kadar güzel bir kelime “Frantumaglia” ;
“Annem bana yerel lehçesinden bir sözcük bıraktı; yüreğini parçalayan çelişkili hisler aklını şuraya buraya çeldiğini hissettiğinde kullanırdı bunu. İçinde bir frantumaglia ( kırık parçalar karışımı ) olduğunu söylerdi...”
Sayfa 32 - Elena Ferrante
“Yaban” dediğimizde aklımıza ilk gelen şey sık ağaçlı ormanlar, geniş ovalar ve karlı dağlar olabilir. Ancak bazen yaban, içimizde yaşayan, en kalabalık ve en yoğun şehirlerin ortasında köklenen bir şey. Bizi korkutan, bazen kendimize yabancılaştıran, hatta ilkelleştirebilen bir şey. Böyle durumlarda yapabileceğimiz iki şey var; ya kendi yabanımıza, ilkelliğimize ve korkumuza yenilmek ya da tüm bunlara rağmen bilinmeyene atılmak ve kendimizle yüzleşmek.
Sayfa 28 - Zeynep Şen
“Hayatta en korkutucu olan şeylerden biri, yapmak istediğimizi bildiğimiz şeyleri yapmaktır.”
Sayfa 28 - Cheryl Strayed
“Taşrada ya da kentte, günümüzde herkes birer sürgün aslında; ve edebiyat, kendi kendimizi başka hayatlar üzerinden düşünmek için en güzel imkan olsa gerek. Gorki, insanların acılarından bahsederek, acıları acı olmaktan çıkarıp, yaşamın “bulanık su gibi, ağır ağır ve hiç durmadan” akışını değiştirecek çareler bulmaya çalışmıştı. Ana’da yazdığı gibi, köy ya da kent, ‘İşçinin yaşamı nereye gitse aynıydı...’ “
Sayfa 27 - Bülent Usta
Reklam
“Taşrada yaşayanların kente dair hayallerinde seçme özgürlüğü varken, kentte yaşayanlar için seçme özgürlüğü, Renata Salecl’in Seçme İkilemi adlı kitabında bahsettiği gibi “seçme kaygısı”na dönüşüyordu ve bu öyle bir kaygıydı ki tüketim odaklı bir varoluş krizinin yaşanması kaçınılmazdı.”
Sayfa 24 - Bülent Usta
Muazzam ;
“Hayatını kazanmak için yaşadığı zorluklar yüzünden, “acı” anlamına gelen Gorki takma adıyla yazmaya başlamıştı.”
Sayfa 22 - Bülent Usta
Gorki’nin Çehov’a mektubundan ;
“Siz istediğiniz kadar büyük şehri methedin, benim için iyi hiçbir tarafı yok. Gökyüzünün gözü yaşlı, halk kendini beğenmiş, edebiyatçılar hem gözü yaşlı, hem kendini beğenmiş...”
Sayfa 22
Kesinlikle!
“Anlayamadığımız dünyamızı basitleştirici komplolarla açıklamak yerine bizzat kendi hayatımızı basitleştirip sadelikle hareket etmeyi hepimiz başarmalıyız belki de; işte o zaman kucağımızda kedimiz, yolları çatallanan bir suyun kenarına oturup sakin bir hayat sürebiliriz.”
Sayfa 17 - Mert Tanaydın
Reklam
Köylerdeki gençlerin çoğu kente yerleşme hayali kurarlar, neyi hayal ettikleri sorulduğunda para kazanmak gibi şeylerden bahsetseler de, gerçekte kendilerini hayat denilen oyunun dışında hissediyor ve pek çok seçeneğin mümkün olduğu bir yerde yaşamak istiyorlardır.
"Siz istediğiniz kadar büyük şehri methedin, benim için iyi hiçbir tarafı yok. Gökyüzünün gözü yaşlı, halk kendini beğenmiş, edebiyatçılar hem gözü yaşlı, hem kendini beğenmiş... Bütün kadınlar da ya doktordur, ya öğrenci, Yani ne olursa olsun aydındır. Bir sivrisinek Petersburg'lu bir kadını soksa, zavallı hayvan can sıkıntısından ölüverir. İşte bütün bunlar beni korkutuyor." Gorki'nin modern hikayeciliğin kurucularından Anton Çehov'la mektuplaşmasında bir taşralı olarak kente böylesi bakışından yola çıkarak -bugünlerde de gündemde olan, sosyal ve siyasal olarak daha da yoğunlaşan- "taşra ve kent" meselesini edebiyat açısından ele alalım istedik. Ne de olsa Gorki'nin eserleri Türkiye'de okunmaya başladığında, nüfus, şehirlerden çok köylerdeydi; bugünse tam tersi bir durum söz konusu