Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sabra Davet Eden Hakikat

Abdurrahman Arslan

Sabra Davet Eden Hakikat Gönderileri

Sabra Davet Eden Hakikat kitaplarını, Sabra Davet Eden Hakikat sözleri ve alıntılarını, Sabra Davet Eden Hakikat yazarlarını, Sabra Davet Eden Hakikat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kainatta her şey çiftiyle mevcuttur;biri diğeri olmadan kendini tanımlayamaz.Yaratılış silsilesi göz önüne alın­dığında erkek makrokozmozu temsil ediyorsa, kadın da mikrokozmozu temsil eder. Ancak bunlar bir başları­na kendilerini tanımlama imkânına sahip değildir; ama buna rağmen ikisi de kendini tanımlamak gibi bir ihtiyaç içinde bulunur. Çağdaş
Doyumsuz toplum ahlaksız bir toplum değildir; ama ihtiyaçlarını ahlaktan bağımsızlaştıran bir toplumdur. Bunun, her şeyi kolayca ihtiyaca dönüştürebilen, dolayı­sıyla “transparent” bir toplum hali olduğunu söyleyebili­riz. Doyumsuzluk insan arzusunun karşılanması/temini veya onun bir “ana ait olması değil, sonradan gelecek olan arzunun yolunu
Reklam
Görsel teknolojinin yeni imkanları insan bedenini plato­nik müdahaleye açık hale getirmiştir; bu da insanı kendi “gerçekliğinden” koparmakta, yeni anlamlara bürünme­sini sağlamaktadır. İnsanla ilgili bu dönüşüm “arzu’nun aracılığıyla gerçekleşiyor; fazlasıyla ikna edici güce sahip olan arzu, insanı kolayca dönüştürebilmektedir. Günü­müzde Platonik özellik kazanmış muhayyile için “beden” ve ona ait “arzu”yu “ahlak-bağımsız” bir nitelikte kav ramsallaştırıldığı için birbirlerinden bağımsızlaştırarak ele almak artık irrasyonel olarak görülmektedir; buna rağmen beden dışında yeniden oluşturulma imkânı bu­lan arzu ve onun yöneldiği ihtiyaç, sanki bedenin onayını almış bir ihtiyaç şeklinde, beden-bağımsız olarak algılan­ma özelliği kazanmıştır. Böylece arzu aracılığıyla modelleştirilmiş alışkanlıkların ve/veya onların görünür hale getirdiği yaşam biçimlerinin bedene “trasplantasyonu” kolaylaşmaktadır. ‘Arzu bugün yeni kimliğimizin içsel keşfi ve iç benli­ğimizi kamusal alanda canlandırma biçimini temsil et­mekte; her şeyi tüketme isteği olarak bütün toplumsal ilişkileri yeniden kurmaktadır. Kabul etmek istemese de günümüz insanı artık müdahil olmadığı halde kendi dı­şında oluşturulmuş “arzunun iktidarı” altına girmiştir; bu haliyle kapitalizm sürekli şekilde arzu hâsıl eden bir kaynağın sahibi durumundadır. Buna karşılık insanın, kendinden kaynaklanmadığı halde dışarıdan kendisine “bildirilen” ihtiyaçları, iki zihinli hale gelmiş dolayısıyla platonik özellik kazanmış aklı ile, bunların ne kadar sahici ihtiyaçlar olduğunu sıhhatli bir şekilde değerlendirmemektedir...
Sayfa 225Kitabı okudu
Artık bugün "doğu" yok; İslam'ı dışarıda bıraktığınızda doğu olarak tanımlanan yer ve toplumlar dünyaya hâkim yeni bir "politik kültürün" içinde çözülmekteler.
İlk dönem Hristiyan mü'minlerinin Roma imparatorluk dünyası ile karşı karşıya gelmeleriyle, Müslümanların modern dünya ile karşılaşması arasında kişisel bir kanaat olarak benzerlik olduğuna inanıyorum.
Batı dünyası hakim sistemin yerine yeryüzü "ahalisini" farklı değerler ekseninde yeniden örgütleyerek kontrolü daha kolay, kendine göre istikrarlı ve merkezinde kendinin olduğu yeni bir dünya sistemi kurdu.
Reklam
Kendine ait kabuller taşıyan bu dünya sistemi iki şeyi pozitivist hakikat anlayışı ve onun sosyal/siyasal açılımı olarak ulusdevlet düzenini bütün insanlığa kabul ettirdi.
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.