Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sabra Davet Eden Hakikat

Abdurrahman Arslan

Sabra Davet Eden Hakikat Gönderileri

Sabra Davet Eden Hakikat kitaplarını, Sabra Davet Eden Hakikat sözleri ve alıntılarını, Sabra Davet Eden Hakikat yazarlarını, Sabra Davet Eden Hakikat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evler yeni hayat tarzının öngördüğü eşyalarla dolup taşarken; itaat, mahremiyet, edep, muttakilik, görgü ve sünnet kapı dışarı olmaktadır.
Sayfa 341Kitabı okudu
Dünya katmanında erkek ve ay müzekkerdir, yani aydınlatılandırlar: oysa kadın güneş gibi müennestir. Evde kadın hâkimiyet sahibi olarak bu rolüyle bulunur. Bu hakkı ona sağlayan mahremiyetin uzamıdır. Bundan olacak ki, as­lında kadın tesettürle kendini dünyaya kapatmaz, tersi­ne bunu yaparken ayın kendini dünyaya açtığı gibi o da mahrem olana kendini açar.
Sayfa 320Kitabı okudu
Reklam
“Müslüman erkek kapitalizme müslüman kadın da feminizme yavaş yavaş teslim oluyor.”
İSLAMCILIK: Tercihi Olmayan Bir İmtihan Hasılası
Kabul edelim ki bugün İslamcılığın gelip dayandığı "hattı müdafaa"nın kadınlar için başörtüsü, erkekler için kapitalizm olması onun için bir trajedidir.
Sayfa 51 - pınar yayınlarıKitabı yarım bıraktı
·
Puan vermedi
Varoluşu Arayan Hakikat
Varoluşu Arayan Hakikat ❁ ❁ ❁ Toplumların bakış açısı, beslenme kalitesi, gündelik alışkanlıkları eko sosyal standartları toplumsal karakter ve algıyı oluşturarak toplumsal kimlik meydana getirir. Zaman içinde değişen şartlarla dostluk ve düşmanlık ilişkileri bu toplumsal kimlikleri uyum ya da çatışmaya itmektedir. Varoluş ile
Sabra Davet Eden Hakikat
Sabra Davet Eden HakikatAbdurrahman Arslan · Pınar Yayıncılık · 201614 okunma
"Müslümanların modernite ile karşılaşması hakikat telakilerini kırılgan hale getirmiş, pozitivist telakki ile kırletmiştir." Abdurrahman ARSLAN / Sabra Davet Eden Hakikat, s.25 / Pınar Yayınları
Sayfa 25 - Pınar Yayınları
Reklam
"İslâmî düşünce geçmiş bütün tecrübesini; kendini inşa tarzını, muhalifini değerlendirme biçimini, kendisi için seçtiği hedefleri, nasıl bir ütopyanın sahibi olduğunu yeniden tahlil etmek mecburiyetindedir. Yüzleşme içeren bu çaba aynı zamanda onun geçmişte sahiden kendine has olduğunu zannettiği ütopyasının aslında karşı çıktığı "ötekinin" kopyası olduğunu anlamasına ışık tutacaktır. Modern dünya karşısında Müslümanların sorunlarını çözmek üzere İslam'ı bu şekilde anlama düşünme tarzının Müslümanları zihnen ve sosyal konumu itibariyle getirdiği yerle onların ait oldukları köken arasındaki benzerlik ve farklıLIKlarını anlayabilmek için bu kaçınılmaz görünüyor." Abdurrahman ARSLAN /Sabra Davet Eden Hakikat s.19 / Pınar Yayınları
Sayfa 19 - Pınar Yayınları
Çoğulculuk
Bugünün dünyasında giderek egemen hale gelen yeni kültürün veya “küresel episteme”nin anlaşılır sebeplerle dini çoğulculuk üzerinde yoğunlaştığını görmek şaşırtıcı değil. Küresel episteme nin tek bir yol, tek bir norm veya tek bir hakikat olduğu hususunda ısrar etmeyi “putpe­restlik” tek bir doğru din olduğu fikrine inanmayı tota­literlik ve
Kainatta her şey çiftiyle mevcuttur;biri diğeri olmadan kendini tanımlayamaz.Yaratılış silsilesi göz önüne alın­dığında erkek makrokozmozu temsil ediyorsa, kadın da mikrokozmozu temsil eder. Ancak bunlar bir başları­na kendilerini tanımlama imkânına sahip değildir; ama buna rağmen ikisi de kendini tanımlamak gibi bir ihtiyaç içinde bulunur. Çağdaş
Doyumsuz toplum ahlaksız bir toplum değildir; ama ihtiyaçlarını ahlaktan bağımsızlaştıran bir toplumdur. Bunun, her şeyi kolayca ihtiyaca dönüştürebilen, dolayı­sıyla “transparent” bir toplum hali olduğunu söyleyebili­riz. Doyumsuzluk insan arzusunun karşılanması/temini veya onun bir “ana ait olması değil, sonradan gelecek olan arzunun yolunu
Reklam
Görsel teknolojinin yeni imkanları insan bedenini plato­nik müdahaleye açık hale getirmiştir; bu da insanı kendi “gerçekliğinden” koparmakta, yeni anlamlara bürünme­sini sağlamaktadır. İnsanla ilgili bu dönüşüm “arzu’nun aracılığıyla gerçekleşiyor; fazlasıyla ikna edici güce sahip olan arzu, insanı kolayca dönüştürebilmektedir. Günü­müzde Platonik özellik kazanmış muhayyile için “beden” ve ona ait “arzu”yu “ahlak-bağımsız” bir nitelikte kav ramsallaştırıldığı için birbirlerinden bağımsızlaştırarak ele almak artık irrasyonel olarak görülmektedir; buna rağmen beden dışında yeniden oluşturulma imkânı bu­lan arzu ve onun yöneldiği ihtiyaç, sanki bedenin onayını almış bir ihtiyaç şeklinde, beden-bağımsız olarak algılan­ma özelliği kazanmıştır. Böylece arzu aracılığıyla modelleştirilmiş alışkanlıkların ve/veya onların görünür hale getirdiği yaşam biçimlerinin bedene “trasplantasyonu” kolaylaşmaktadır. ‘Arzu bugün yeni kimliğimizin içsel keşfi ve iç benli­ğimizi kamusal alanda canlandırma biçimini temsil et­mekte; her şeyi tüketme isteği olarak bütün toplumsal ilişkileri yeniden kurmaktadır. Kabul etmek istemese de günümüz insanı artık müdahil olmadığı halde kendi dı­şında oluşturulmuş “arzunun iktidarı” altına girmiştir; bu haliyle kapitalizm sürekli şekilde arzu hâsıl eden bir kaynağın sahibi durumundadır. Buna karşılık insanın, kendinden kaynaklanmadığı halde dışarıdan kendisine “bildirilen” ihtiyaçları, iki zihinli hale gelmiş dolayısıyla platonik özellik kazanmış aklı ile, bunların ne kadar sahici ihtiyaçlar olduğunu sıhhatli bir şekilde değerlendirmemektedir...
Sayfa 225Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.