Lâ ilahe illallah. Kısacık bir cümle. İnsanın hayatını tamamıyla kuşattığında bu tür kitaplara gerek kalmıyor. Bana sorarsanız bu kitapta aslında bu "kelime" için yazılmış. İnsana yük olan her ne varsa onu atmasını tavsiye ediyor yazar. Cep telefonu mesela, kariyer, günlük stresler.
Gardopu doldurmak için aylarca çalışmak, aralıklarla onu toplamak, her sabah önünde "acaba bugün ne giysem" diye dakikalarını harcamak, düzenlerken "ay bunu aldım ama bir kere bile giymedim" cümlesini tekrar edip durmak. En başa dönüp tüm bu stresi ve zaman kaybını dolabı doldurmak düşüncesinden uzaklaşarak mümkün. Bu mealde yürüyor yazar. Bizi kendine kul, köle, esir ediyor bir gardrop. Al sana modern put!
Yazar konuyu getirip sevgiye bağlıyor. Tüm bunlardan kurtulup yaşamın amacı olan sevgiye davet ediyor okuyucuyu. O da Kur'an'ın ilk ayetine tekabül ediyor işte: Bismillahirrahmanirrahim.
Sevgi duymasaydı yaratır mıydı, varlığından haberdar eder miydi? Bunca varlığa rızık gönderir miydi? Şimdi vaktin sahibine dönmek lazım. Bizi bize unutturan ne varsa...