Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sahibine Adanmış Mektuplar

Kubilay Kavak

Sahibine Adanmış Mektuplar Gönderileri

Sahibine Adanmış Mektuplar kitaplarını, Sahibine Adanmış Mektuplar sözleri ve alıntılarını, Sahibine Adanmış Mektuplar yazarlarını, Sahibine Adanmış Mektuplar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"... Bütün bu tespitlerin hülasası şudur: Ne zaman ki insan bazı acıların kaçınılmayacak kadar içe işlemiş olduğunu kabul eder, ne zaman ki olup bitenlerle kaçınılmaz olan arasında esrarengiz bir bir korelasyon bulunduğu düşüncesini içselleştirir, işte o zaman bu savruluşlardan ve denge yitimine yol açan dalgalanmalardan ve denge yitimine yol açan dallanmalardan azat olur. Bahsettiğim şuur hâli, esasında olgunlaşma yolunda alınan ilk ve en önemli mesafedir. Yaşanan acılar ve bu acılarla baş etmek için geliştirilen -her insana özgü- sofistike ama makul yöntemler, olgunlaşma merdivenin ilk basamağıdır. Zira olgunlaşma biraz da böyle bir şeydir, acısız ve yanışsız mümkün olmaz."
Bir Yudum Kitap pasajından alıntı.
"Ayazım, karım, kışım, Her daim gökkuşağım, Rüyasız, hayalsiz, renksiz, derin uykulara varmak ister insan kimi zaman. Külçe gibi yığılmaların, bitmez sanılan yorgunlukların sonrasında kavuşulan derin uykular... En çok da baş etmekte zorlanılan acılar söz konusuysa arzulanır böylesi kesiksiz, kaçışa imkan veren, donuklaştıran uykular.  Oysa uyku ekseriyette geçici bir çözümdür, sadece muayyen bir zaman diliminde acının hissedilmesini erteler. Tıpkı ağrı kesici gibi; eğer ağrının kök kaynağı yerinde duruyorsa, ağrı kesicinin tesiri geçer geçmez ağrı kaldığı yerden konfor ve asap bozucu yönüyle arz-ı endam edecektir. Benzer şekilde, acısıyla yüzleşemeyen, onun üstesinden gelemeyen ve bunu uykuyla sağlamaya çalışan zihni bekleyen şey de aynı talihsiz akıbettir: Uykunun asude dinginliğinden uyanıklığın ateşfeşan hengâmesine savruluş…"
Bir Yudum Kitap pasajından alıntı.
Reklam
"Ayazım, karım, kışım, Her daim gökkuşağım, Rüyasız, hayalsiz, renksiz, derin uykulara varmak ister insan kimi zaman. Külçe gibi yığılmaların, bitmez sanılan yorgunlukların sonrasında kavuşulan derin uykular... En çok da baş etmekte zorlanılan acılar söz konusuysa arzulanır böylesi kesiksiz, kaçışa imkan veren, donuklaştıran uykular.  Oysa uyku ekseriyette geçici bir çözümdür, sadece muayyen bir zaman diliminde acının hissedilmesini erteler. Tıpkı ağrı kesici gibi; eğer ağrının kök kaynağı yerinde duruyorsa, ağrı kesicinin tesiri geçer geçmez ağrı kaldığı yerden konfor ve asap bozucu yönüyle arz-ı endam edecektir. Benzer şekilde, acısıyla yüzleşemeyen, onun üstesinden gelemeyen ve bunu uykuyla sağlamaya çalışan zihni bekleyen şey de aynı talihsiz akıbettir: Uykunun asude dinginliğinden uyanıklığın ateşfeşan hengâmesine savruluş…"
Bir Yudum Kitap
"Belki de aşktaki bütün incelik, akıl sahibinin, göstereceği çabayla kendi aklını yenmesindedir; yoksa akılsız kişinin aşkında anlam aramak ne mümkün!"
Sayfa 92 - Tün Kitap
"Bu noktaya gelmenin ne ağır ve yıpratıcı bir ego mücadelesinden sonra mümkün olduğunu, ancak içinde boy veren çiçekleri baldıran zehriyle kurutmuş olanlar anlayabilir. Korkmamak için bu kadar büyük bedel ödemiş olmak hazin değil mi?"
Sayfa 29 - Tün Kitap
Maya Angelou'nun bir sözü var: "There is no greater agony than bearing an untold story inside you." Yâni mealen "İçinde anlatılmamış hikâye taşımaktan daha büyük bir eziyet yoktur." Benim içimde anlatılmamış o kadar çok hikâye birikti ki, birazcık paylaşım belki de yüreğimde bir cıva şişesi gibi taşıdığım ağırlığı hafifletebilir. Söz orucunu bozuşum bundandır vesselâm.
Sayfa 10 - Tün KitapKitabı okudu
Reklam
“... bütün ümitleri tüketecek, bütün müspet ihtimalleri tek tek idam edecek bir yol ayrımında, belkide birden çok yol ayrımında, tercihi hep kaybedişten yana yapmak...”
“En muazzez azâbım, Kendi kalbinden asla uzak düşmemeni niyaz ederim.”
“Bilmez misin ki toplumun vasatı kendisi gibi olmayanı çeşitli sıfatlarla tavsif etmeye pek meyyaldir; bu yüzden insanlar anlayamadıklarına mecnun, deli, çılgın, uçuk, nev’inden yaftalar vuruverirler, ki esasında bu, kendi vasatlıklarına meşrûiyet kazandırmanın en kolay yöntemidir.”
“Sevmenin tabakaları mahabbet, aşk ve dert olmak üzere üç derecedir. Mahabbet odur ki mahbubunu görürse memnundur; görmezse kaydında değildir. Aşk odur ki mahbubunu görürse memnundur; görmezse mahzundur. Dert odur ki mahbubunu görürse de mahzundur; görmezse de mahzundur.”
Reklam
Mektubumun veda kısmı yaklaşır, sensizlik büyür bir çöl olur, gitme vaktidir ve sen alışıksındır, bilirsin, bizim gitmelerimiz 'merhaba' nın diğer adıdır.
Şu yeryüzünde nefes alarak tamamladığım çokça senede yine öğrendim ki mutluluk, aslında bulmak'tan ibaret değilmiş; belki ondan daha fazla, bulmak için gayret göstermekmiş. "Aramakla bulunmaz, bulanlarsa ancak arayanlardır" hükmü gereğince, aramayı şiar edinmekmiş. Ararken sabretmek, bulunca değerini bilmek, verdiğin değeri göstermekmiş.
Cemil Meriç "yaşamak yaralanmaktır" diyordu. Ve ben bu hikayede öğrendim, insanın yaraları, yaşamak denilen anlamsız uğraşının daha fazla fark edilmesine yarıyormuş.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.