Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tüketim Toplumuna Eleştirel Bir Bakış

Sahipsiz Gölge

Tahir Zira

Sahipsiz Gölge Gönderileri

Sahipsiz Gölge kitaplarını, Sahipsiz Gölge sözleri ve alıntılarını, Sahipsiz Gölge yazarlarını, Sahipsiz Gölge yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(...) modern dünyanın lanse ettiğinin aksine yaşam, her zaman mutlu anların kovalandığı ve yalnızca zevk alındığı bir panayır, bir şenlik meydanı değildir.
Sayfa 105Kitabı okudu
İnsan gündelik yaşamında kusurları görme ye öylesine alışmıştır ki, yalnızca sevmek insana hakiki bir göz bahşeder. Böylece seven sevdiğine asıl görülmesi gerekeni gören bir bakışla bakabilir. Aşk kör değildir; fakat asıl görülmesi gereken kusurlar olmadığından, kusurları görmez. Ayıp ve kusuru sevgiden yoksun, kusurlarla dolu bir göz görebilir ancak. Sevgi insanın gözlerini temizlediğinde ise, gördüğü her şey sevgiye layık olacaktır.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Varlığın sırlarına sıradan bir bilgi ve düşünceyle ulaşılamaz. Hakikati, asıl görülmesi gerekeni gözler de göremez. Derinlemesine bir bakış gerekir bunun için.
"Bir şeyin kendisini kendisi vasıtasıyla görmesi, ayna gibi başka bir şeyde görmesine benzemez."
Düşünmek, esasın da olaylara farklı bir gözle ve daha derin bakma eylemidir.
"En ağır hastalıklar kanser ve verem değil. İstenmemenin, sevilmemenin bunlardan daha ağır bir hastalık olduğunu düşünüyorum."
Reklam
Modern insanın canı sıkılır; çünkü yapmakta olduğu şeye ilgi duymuyordur. Kapitalist sistem de zaten insanın yaptığı işe ilgi duyup duymamasıyla ilgilenmiyor, döngünün sağlanması için kişinin ne kadar çok ürettiğiyle ilgileniyordur. Teknoloji çağında, yaşamın insani bağlar içeren canlı süreçlerinden çok ölü ve mekanik şeyler parlatılır. Örneğin modern insan, bu yıl yeni ve son model bir telefon almak için çalışır, gelecek yıl ise o telefonun bir üst modelini almak için çalışır. Bir aylık çalışmasının neticesi, birkaç sene sonra demode olacak bir telefondur. Demode olacak nesneler uğruna bunca çaba sarf etmesi, insanda geçici bir haz yaratır. Bu haz, sahip olmaktan ve tüketmekten doğan yapay bu hazdır. Çabuk tüketilebilir eşyaya bu denli kıymet verilmesi ise toplumun ölüseverlik duygusunu pekiştirmekle kalmayıp daha az yaşam sevinci ve enerjisi üretmesine sebep olacaktır.
(...) günümüz dünyasında ise insan, gördüğü ve tecrübe ettiği deneyimlerin derinlerine dalmak yerine nesnelerle yüzeysel bağlar kurmaktadır. Kendini, içinde bulunduğu ana bırakmak yerine, o anı ölümsüzleştirmek veya bir diğeriyle paylaşmak için fotoğrafını çekmek istemektedir. Modern insanın üzerinde, adeta yaşadığı anı gerçek kılan dijital bir tulum vardır; o olmadan sanki hiçbir anı deneyimleyemez. (...) Nesnelerle kurduğu bağ yeterince canlı olmayan kişi, varlığı bir fotoğraf makinesi ekranına kaydedecek, gördüklerini tüketim nesnesine dönüstürecektir. Bu kişi hatıra ya da ân biriktirmektense varlığı bir fotoğraf makinesi ekranın da göründüğü gerçeklikle algılayacak ve dolayısıyla nesnelerin maskelenmiş yüzeylerinden derinliklerine inemeyecektir.
Erich From der ki: "Sahip olmak" eksenli bir inanç, emin olma ihtiyacı duyan ve yaşamda bir anlam bulmak isteyen ama bunu kendi başına arama cesaretini gösteremeyenler için bir koltuk değneğinden öteye geçmez." Kurum tarafından inşa edilmiş bir güce, adeta bir koltuk değneğine yaslanır gibi inanmakla kendilerini emin hissederler, diğer insanları bu keskin düşüncelerle yargılayabilecek yetkinlikte oldukları yanılgısına düşerler. Bu şekilde inancının sorumluluğundan kaçar, kendi başına düşünme ve karar verme gibi görevlerden uzaklaşır; bazı otoriteler tarafından alınan bütün kararlara itaat ederler. Oysa inanç, tamamen bireyseldir ve aktif bir süreçtir, özgürlüktür. İnsanı tüm prangalarından koparmak için vardır.
Sözcükler birer formdur, insanın yaşamını ve içsel tecrübelerini doldurduğu birer kaptır; ancak yaşam, bu sözcük kaplarından dışarı taşmakta, çok daha ötede cereyan etmektedir.
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.