Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şair Dediğin

Ali Çolak

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ahmet Haşim 'in Çirkinlik Kompleksi ile İmtihanı
Yusuf Ziya Ortaç 'ın anlattığına göre Ahmet Haşim' in büyük fırlak bir alnı, çukur bir çenesi, 'Halep çıbanlarının insafsızca kemirdiği kırmızı ve etli bir yüzü' vardır. Neresinden baksanız ürkütücü! Ortaç 'ın biraz mübalağa fırçası ile çizdiği bu tasvir, üzerine öyle yapışıp kalır ki, Haşim' in bütün biyografisi bu 'çirkin yüz 'üzerine bina edilegelir. Haşim, bir gün sevgili dostu Yakup Kadri 'ye gelir ve şu garip itirafta bulunur :"Dün gece bu suratımın hali uykumu kaçırdı. Onu şöyle hayalimde bir tahsis edeyim, dedim. Mesela alnımı daha muntazam bir şekle soktum. Kafamı lepiska saçlarla örttüm. Yanağımdaki Halep çıbanını sildim. Gene bir şeye benzemedi. Anladım ki bu kafayı kökünden söküp atmaktan başka çare yok. "
Sayfa 180 - Bilinmeyen Yönleri ile YazarlarKitabı okudu
Şairlerin En Kanaatkârı :Ziya Osman Saba
Köşklerde, yalılarda gözü yoktu onun,Allah 'tan bütün istediği, başını sokacak bir evdi. "Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı /Nasıl sevinç içinde çıkardım şu yokuşu." "Rabbim, ben yalnız zeytin ve ekmek istiyorum."
Sayfa 213 - Bilinmeyen Yönleri ile YazarlarKitabı okudu
Reklam
"Şair dediğin" Ali Çolak kaleminden deneme şeklinde ne uzun ne de kısa yazılardan oluşuyor. Şair ve yazarların ama çoğunlukla "şairlerin", gezintileri, aşkları, kadınları, sigara alışkanlıkları, yazma ritüelleri, mutfakları, garip huyları üzerine zamanla alınmış ufak notların birleştirilmesiyle oluşmuş. Bir çoğunu belki önceden okumuştum ama haşimle yahya kemali, nurullah ataç ile ziya osman sabayı aynı yazı içinde aynı zaviyeden okumak. Hele kapalı bir pazar günü, sıcak çayla beraber, pencere kenarında hem de uzanarak...
Ahmet Haşim 'in Boğazına Düşkünlüğü :)
Haşim 'in yemezse öleceği yemek domatesli pilavdır. Alman Hastanesi' nde yattığı sırada haşlamadan başka her şey yasak edildiği halde o, gizlice hastanenin mutfağına sızmış ve akşamdan kalan domatesli pilavı midesine indirmiştir. "Ne yapıyorsun Haşim!" diye çıkışan dostu Yusuf Ziya 'ya da, "Nasıl olsa öleceğim, bari ağız tadıyla öleyim." cevabını vermiştir.
Sayfa 16 - Bilinmeyen Yönleri ile YazarlarKitabı okudu
Fakat her şeye, masala, büyüye, mucizeye inanan Hâşim, yalnız bir şeye, yalnız kendisinin bir kadın tarafından sevilebileceğine inanmıyordu.
Sayfa 182Kitabı okudu
Ahmet Haşim'in 'hastalığı' ise. Allah affetsin, yine boğazındandır fakat bu normal bir 'yemek' tutkusu değildir. Haşim toprak yer! Evet, toprak ... Masasının üzerinde, mavi bir çanak için-de, kili hiç eksik etmediğirıi en yakın arkadaşları anlatır. Büyük bir iştah ile yediği bu kili, zamaan zaman misafirlerine de ikram ettiği olmuştur. Hani şu vaktiyle. hamamlarda saça sürülen koyu toprak rengindeki kil yok mu, şair işte onu çerez gibi atıştırır: Üstelik böbrek hastası olduğu ve kumlu şeyler yememesi icap ettiği halde ... Bu vaziyetine şahit olan Abdülhak Şinasi Hisar, onun iştahla yediği toprakta çocukluk günlerinin kokusunu buldu-ğunu anlatır: "Karanlık ve yalnız saatlerinde bu toprağı, ağzına alıp çiğnediği zamanlar, onun kokusunda belki çocukluğunun, Dicle'nin geçtiği mevsimlerde ve en eski gecelerinin titrek, hislerini buluyordu. Haşim, bu kili ağzına alınca belki o eski toprakların, gecelerin, sıcakların usaresini bir meme gibi emdiğini duyuyor ve ruhuna onların tadının döküldüğünü duyuyordu
Reklam
Virginia Woolf II. Dünya Savaşı'nın insanların ruhuna kara bulutlar gibi çöreklendiği günlerin birinde, "Bütün güzel şeyleri yok ediyorlar!" diye haykırmıştı. Evinin pencerelerini bombalar sarsarken söylüyordu bu sözü.
Sayfa 136Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.