Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kara Ölüm'den Günümüze

Salgınlar ve Toplum

Frank M. Snowden

En Eski Salgınlar ve Toplum Gönderileri

En Eski Salgınlar ve Toplum kitaplarını, en eski Salgınlar ve Toplum sözleri ve alıntılarını, en eski Salgınlar ve Toplum yazarlarını, en eski Salgınlar ve Toplum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İtalyanca quaranta (kırk) sözcüğünden hareketle “karantina” ismini almış olan bu tutukluluk dönemi, halk sağlığı stratejisinin çekirdeğini oluşturmaktaydı. Süresi Hristiyanların kutsal metinlerine dayanmaktaydı.
Sayfa 112Kitabı okudu
752 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Dünyada yaşanmış salgınları inceleyen muhteşem bir çalışma ve araştırma. Veba, Çiçek, Sarıhumma, Dizanteri, Tifüs, Kolera, Tüberküloz, Polio, AIDS, Sars ve Ebola salgınlarının etkileri, sebepleri ve sonuçları detaylı bir şekilde ortaya konmuş. Hastalıkların özellikleri ve semptomlar gösterilmiş. Coronavirüs de eklenmiş ama biraz reyting amaçlı olmuş, diğerleri gibi değil. Ancak ben kitabı çok beğendim. Tam zamanında bulup okuduğumu düşünüyorum. Tavsiye ederim..
Salgınlar ve Toplum
Salgınlar ve ToplumFrank M. Snowden · Tellekt Yayınları · 20217 okunma
Reklam
Salgınlar
Doğrusu küresel modern bir toplumun birçok temel özelliği, dünyayı pandemik hastalıkların meydan okumalarına karşı feci derecede savunmasız halde tutmayı sürdürmektedir. SARS ve Ebola deneyimleri (yeni yüzyılın iki büyük "kostümlü prova") halk sağlığımızın ve biyotıbbın sağladığı korumaların gözeneklerle dolu olduğunu hatırlatan ayıltıcı ikazlardır. Modernliğin öne çıkan özellikleri (nüfus artışı, iklim değişikliği, hızlı ulaşım araçları, mega kentlerin yetersiz kentsel altyapıyla büyümesi, savaşlar, bitmek bilmeyen yoksulluk ve büyüyen toplumsal eşitsizlikler) riski devam ettirmektedir. Ne yazık ki yakın zamanda bu faktörlerden hiçbiri hafifleyecekmiş gibi görünmemektedir.
Sayfa 31
Jerry Falwell Fenomeni
İlahi hastalık yorumların çok daha yakın versiyonlarından biri Jerry Falwell örneğidir. Güneyli Vaftizcilerden ve Virginia kökenli olan bu evanjelik vaiz, mega kilise fenomeninin öncülerindendi ve Moral Majority* hareketinin kurucusuydu. Falwell HIV/AIDS salgıninin başlangıcını, salgın Tanrı'nın eşcinsellik günahı için verdiği bir cezadır diye nutuklar vererek karşılamıştı. Fakat hiddetlenmiş Tanri'nin cezalandırdığı kişilerin sadece homoseksüellerden ibaret olmadığını, kendi içinde buna hoşgörüyle bakarak günah işleyen toplumun da tümüyle cezalandırıldığını ilan etmişti. Nefretle dolu ve meşhur söylemlerinden birinde fikrini şöyle dile getirmekteydi: "AIDS sadece Tanrı'nın homoseksüellere verdiği bir ceza değildir, Tanrının homoseksüellere hoşgörüyle bakan toplumlara verdiği cezadır."
Sayfa 40 - *Ahlaki Çoğunluk
Martin Luther Formunda
Avrupa'da da şeytani düşünce 1500'lü yıllarda, "Cadılara hiçbir acımam olamaz; hepsini yakacağım," diyen Martin Luther tarafından olanca netliğiyle ifade edilmişti.'
Sayfa 41
Antik Yunanda Sağlık ve Hipokrat
Tarihçi Vivian Nutton'un belirttiği gibi, Antik Yunan'da "yara cerrahları, kırık-çıkıkçılar, otacılar, ebeler, jimnastik çiler, kadın hekimler ve cin çıkaranlar" vardı." Antik Yunan bu nedenle sağlıkla hastalıklar konusunda birbirine rakip iddiaların ve yaklaşımların olduğu bir yerdi. Hastalar birçok alternatif içinden seçim yapıyorlardı. Dolayısıyla Hippokrates'in külliyatı, tıbbi bir konsensüsle yazılmış otoriter ifadeler olarak değil, kendi pozisyonunu, ilgi ve müşteri çekmek için yaptığı iddiaları öne çıkaran tıbbi bir tarzın sesi olarak okunabilir. İçinde, hastanın güvenini kazanma ve kendilerine kılavuzluk edecek hiçbir öğreti olmadan pratikle uğraşan şarlatanları ifşa etme ihtiyacıyla ilgili tavsiyeler barındırması tesadüf değildir.
Sayfa 43
Reklam
Bergamalı Galenos
Galenos önde gelen bir ailenin ferdiydi ve mükemmel bir eğitimle şahsi bir servetten yararlanmıştı. Şöhretindeki yükseliş henüz Bergama'da gladyatörlere hekimlik yaparken başlamıştı. Nitekim MS 162'de Roma'ya gittiğinde göz kamaştırıcı yükselişi sürmekteydi. İmparatorun şahsi hekimi olarak görevlendirildi. Bu aynı zaman da bıraktığı etkinin kapsamını açıklamada büyük öneme sahip bir pozisyondu. Kibirli özgüveniyle Galenos kendisini her konuda bilge ilan etmişti -ideal bir hekim, filozof, dilbilimci ve biliminsanı-ve Hippokrates'in halefi olmayı hak eden tek kişi olduğunu duyurmuştu. Hippokrates'in bilgeliğinden habersiz amatörler olarak gördüğü eleştirmenler ve meslektaşları için soluk bir hor görüden başka şey hissetmiyordu. Düşmanlığını özellikle ampiristler ve metodistler şeklinde adlandırdığı iki rakip mezhebe yöneltmişti. Ayrıca Galenos yoğun bir bilgi birikimine sahipti. Ancak, kendi çağında var olan tüm bilim dallarında ansiklopedik bir uzmanlığa eriştiğini hatırladığımızda bıraktığı etkiyi kavrayabiliriz. İlaveten uzun yaşamı boyunca verimliliğini korumuş, 80'li yaşlarda bile kâtiplerine ciltlerce eserini dikte ettirmişti. Yazdığı eserlerin sadece yarısı günümüze ulaştı. Metinlerinin kaybı henüz kendisi hayattayken, 192 yılında kişisel kütüphanesini yok eden yangınla başlamıştı. Fakat sadece mevcut eserlerinin kendisi, her biri bin sayfayı bulan 12 hacimli cildi doldurabilir. Bu iki etmen (olağandışı üretkenliği ve uzun ömrü) de entelektüel önemi ve prestiji için önemlidir.
Sayfa 52
Bulaşıcılık Fikri
16. yüzyılda yaşamış İtalyan fizikçi Girolamo Fracastoro, salgınları açıklama sorunsalını tamamen farklı bir tarzla karşısına almıştı. Hümorların arabuluculuğunu tamamen ortadan kaldırdı ve bunun yerine salgın hastalıklara bir kişiden diğerine (kavrayamadığı şekillerle) aktarılan zehirli kimyasalların yol açtığını iddia etti. 17. yüzyılda Alman Cizvit Athanasius Kircher fikri daha da geliştirip, vebanın bir şekilde enfekte olmuş kişiden sağlıklı insanlara geçen ve "mikroskobik hayvan" dediği şeylerle yayıldığını öne attı. Fracastoro ve Kircher bundan ötürü bulaşma kavramının geliştirilmesinde öncülük yapmışlardı. Bulaşıcılık fikri başlarda, klasik metinlerde bunla ilgili hiçbir göndermeye rastlamamış, seçkin ve üniversite eğitimi almış hekimlerden çok, halkın hayal gücüne cazip geldi. Fracastoro ve Kircher'in sapkın etiyolojisi, ancak 19. yüzyılın sonunda mikrobiyoloji tarafından onaylandı.
Sayfa 65
Vebanın Etiyolojisi
Bir hastalığın "etiyoloji"si onun kökenlerine yani insanlara zarar vermek için takip ettiği yola karşılık gelir. Verinin normalde dört kahramanı içeren karmaşık bir etiyolojisi vardır. İlki patojenin kendisidir. Orijinal ismi Pasteurella pestis olan bu oval bakteri bugün herkesçe Yersinia pestis olarak adlandırılmaktadır. 1894'te eşzamanlı bir biçimde Hong Kong'da Louis Pasteur'ün İsviçreli öğrencisi Alexand re Yersin ile Pasteur'ün rakibi Robert Koch'un çırağı Japon Hekim Shibasaburo Kitasatō tarafından keşfedildi.
Sayfa 75
Veba Hastanesi
Örneğin tarihi Jane Stevens Crawshaw, 1575'te veba hastanesinde hizmet vermiş Peder Antero Maria'nın Cenova'da yaşadığı deneyimleri şöyle özetlemektedir. Lazaretlerdeki hastalar korkunç kokuyordu. Öyle ki tek bir hasta bile odayı yaşanmaz hale getirebiliyordu. Kokudan dolayı lazaretlerdeki bireylerin diğerlerinin yanından kaçtığını yazmıştı ve birçok kez odalara girmekte tereddüt ettiğini itiraf etmişti. Dediğine gön sebebi hastalığın bulaşma korkusu değil koku çok berbat olduğu içindi. Hastalığın sebep olduğu kusma, durumu daha da kötüleştirmişti. Kendi ifadesiyle bu mideyi altüst edecek kadar iğrençti. Bunları sözcüklerle tarif edilemeyecek kadar yaşanmaz durumda olan lazaretteki koşulların en ağır yönleri olarak kayda geçirmişti."
Sayfa 83
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.