Saman Köpekler sözleri ve alıntılarını, Saman Köpekler kitap alıntılarını, Saman Köpekler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Freud, herhangi bir insan için sevecenlik ya da acımasızlık, adalet duygusuna sahip ya da ondan yoksun olmak çocukluktaki rastlantılara bağlıdır diye öğretti.
Herkes, günün birinde makineler insanlar gibi düşünebilir mi diye soruyor. Az kişi, makineler bir gün kediler ya da goriller, yunuslar ya da yarasalar gibi düşünebilecek mi diye merak ediyor.
Uyuşturucu kullanarak gerçeklikten kaçmak, insanlığınn en eski meraklarından biridir. Şamanlar bilinmeyen zamanlardan beri uyuşturucu kullanagelmişlerdir. Dünyanın bazı kesimlerinde bitkiler ilk kez psikoaktif özellikleri nedeniyle evcilleştirilmiştir. Üstelik uyuşturucu kullanımı insana özgü bir durum da değildir. İster tutsaklık altında olsun,
Kuşların ötüşü ve kurtların kendi yaşam alanlarını işaretlemek için bıraktıkları izler de en az insanların şarkıları kadar dil biçimleridir. İnsanın ayırt edici özelliği konuşma yetisi değildir. Dili yazıya dönüştürmesidir.
Marshall Sahlins şöyle yazar: "Hiçbir şeyleri yoktu diye avcı toplayıcıları yoksul olarak düşünmeye yatkınız; belki de aynı sebeple onların özgür olduklarını düşünmek daha doğru."
Batılı geleneğin dışında, antik Çin'deki Taocular, olan ile olması gereken arasında hiçbir boşluk görmemişlerdi. Doğru eylem, durumu açıkça değerlendirmekle gelirdi. Onlar insanoğlunu kurallar ve ilkelerle kösteklemede ahlakçıların -onların çağında Konfüçyüsçüler- izinden gitmiyorlardı. Taoculara göre iyi yaşam, yalnızca ustalıkla yaşanan doğal
Budizm'de asıl olan görünüm ile gerçeklik arasındaki keskin ikilik onda yoktur, günlük varlığın yanılsamalarını aşma çabası da. Chuang-Tzu, insan yaşamını bir düş olarak görür, ama ondan uyanmaya çalışmaz. Yazdığı ünlü bir pasajda, gördüğü düşte kelebek olduğundan ve uyandığında kendisinin, kendini kelebek olarak görmüş bir insan mı yoksa insan olarak görmüş bir kelebek mi olduğunu bilmediğinden söz eder:
Bir zamanlar, ben, Chuang-Tzu düşümde ortalıkta uçuşan ve eğlenen bir kelebek olduğumu görmüştüm. Chuang-Tzu olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Derken ansızın uyandım ve yeniden Chuang-Tzu olmuştum. Ama bilemedim, kelebek olduğu düşünü gören Chuang-Tzu muydum, yoksa Chuang-Tzu olduğunu düşleyen kelebek miydim? Ne ki Chuang-Tzu ile kelebek arasında bir fark olmalı! Biz buna varlıkların dönüşümü deriz.
Buddha'nın tersine, diye açıklar A. C. Graham, Chuang-Tzu düşünden uyanmaya bakmamıştı. Daha saydam bir düş görmeyi düşlüyordu: "Budistler düşten uyanırlar; Chuang-Tzu düşe uyanır." Hayatın bir düş olduğu hakikatine uyanmak, ona yüz çevirmek anlamına gelmez. Onu kucaklamak demek olabilir.