Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sanat Nedir?

Lev Tolstoy

Sanat Nedir? Gönderileri

Sanat Nedir? kitaplarını, Sanat Nedir? sözleri ve alıntılarını, Sanat Nedir? yazarlarını, Sanat Nedir? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herbart’a (17661841) göre kendi başına güzellik yoktur, olamaz da; yalnız bizim (güzelliğe dair) bir yargımız vardır ve bu yargının temellerini bulmak gerekir (ästhetisches Elementarurteil). Bu temeller, izlenimlerimizle ilgili ilişkilerde bulunabilir. Güzel adını verdiğimiz belli ilişkiler vardır ve sanat bu ilişkilerin bulunduğu yerde yer alır: Eşzamanlı olarak resim, plastik ve mimaride; hem sıralı hem eşzamanlı olarak müzikte ve yalnızca sıralı olarak şiirde. Önceki estetikçilerin tersine Herbart’a göre güzel nesneler öz olarak hiçbir şey ifade etmezler; tıpkı gökkuşağı gibi: Gökkuşağı yalnızca çizgi ve renk olarak güzeldir, yoksa İris ya da Nuh’la ilgili söylenceler açısından değil.
Hollandalılardan, Alman estetikçilerini ve Goethe’yi etkilemiş olan Hemsterhuis’in (17201790) ilginç bir yaklaşımı var konuya. Bu düşünüre göre, güzel bize en çok haz veren şeydir; bize en çok hazzı ise, en kısa sürede kafamızda en çok düşünce yaratan şey verir. Güzelden haz duymak demek, insanın en üst düzeyde bilmesi (ulaşabileceği son sınıra dek bilgiye ulaşması, anlaması, kavraması) demektir; çünkü insana en kısa sürede en çok sayıda algıyı, sezgiyi, duyuşu sağlayan şey budur.[31]
Reklam
Örneğin Alman estetikçi Schassler, şu ünlü ve çok kapsamlı estetik kitabının önsözünde, bütün estetik araştırmalarının karakteristiği üstüne şunları söylüyor: “Estetikten başka hangi felsefi bilim dalında birbirine taban tabana zıt olacak kadar kaba, rastgele araştırma yöntemleri vardır? Bir yanda son derece zarif ama boş, bomboş, yüzeysel, tek yanlı sözler yığını; öbür yanda en basit şeyleri bile, sistemin ışıltılı sarayına girmeye değer hale getirmek ister gibi soyut bilimsellik kılığına büründürme hevesindeki abuk sabuk felsefi terminolojiyi elinin tersiyle iten, gerçekten derin, gerçekten zengin içerikli olduğu kuşku götürmez araştırmalar; ve son olarak da bu iki araştırma yöntemi arasında, sanki bunların birinden ötekine geçişi sağlayan, bir içeriksiz, boş, ama zarif sözler yığınından lügat paralayan, bir aşırı bilimselliğin dipsiz kuyularına inmiş gibi yapan eklektik yöntem… Bu üç yöntemden hiçbirinin yanlışlarına düşmeyen, içeriğinin önemine uygun, açık, anlaşılır bir felsefi dille yapılan açıklamalara en az rastlanan alan estetiktir.”[15]
Örneğin Alman estetikçi Schassler, şu ünlü ve çok kapsamlı estetik kitabının önsözünde, bütün estetik araştırmalarının karakteristiği üstüne şunları söylüyor: “Estetikten başka hangi felsefi bilim dalında birbirine taban tabana zıt olacak kadar kaba, rastgele araştırma yöntemleri vardır? Bir yanda son derece zarif ama boş, bomboş, yüzeysel, tek yanlı sözler yığını; öbür yanda en basit şeyleri bile, sistemin ışıltılı sarayına girmeye değer hale getirmek ister gibi soyut bilimsellik kılığına büründürme hevesindeki abuk sabuk felsefi terminolojiyi elinin tersiyle iten, gerçekten derin, gerçekten zengin içerikli olduğu kuşku götürmez araştırmalar; ve son olarak da bu iki araştırma yöntemi arasında, sanki bunların birinden ötekine geçişi sağlayan, bir içeriksiz, boş, ama zarif sözler yığınından lügat paralayan, bir aşırı bilimselliğin dipsiz kuyularına inmiş gibi yapan eklektik yöntem… Bu üç yöntemden hiçbirinin yanlışlarına düşmeyen, içeriğinin önemine uygun, açık, anlaşılır bir felsefi dille yapılan açıklamalara en az rastlanan alan estetiktir.”
Dramaturglar, oyuncular, yönetmenler, tiyatro ve opera üzerine ciddi ciddi değerlendirme yazıları yayımlayan eleştirmenler, basın ve konuyla ilgili bütün öbür insanlar, herkes, nasıl da önemli, saygın bir iş yaptıklarını sanıyorlar ve bundan nasıl da eminler!
Kesinlikle...
Günümüzde sanatın en önemli dallarından biri olan tiyatro sığ, ahlaksız yığınlar için bayağı ve ahlaksız bir eğlence olup çıktı.
Reklam
İstedikleri kadar övsünler, eşi benzeri olmayan üstünlükler yükleyerek yere göğe koyamasınlar, Shakespeare bir sanatçı değildir ve yapıtları sanatsal özden yoksundur. Nasıl ritim duygusu olmadan müzisyen olunamazsa, ölçü duygusu olmadan da sanatçı olunamaz.
Dünyada hiçbir insanın konuşmadığı, konuşamayacağı gibi konuşur Shakespeare kişileri, ama bunun dışında bir de dillerini tutamamaktan mustariptirler.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.