Her çağda, egemen düşünceler, egemen sınıfın düşünceleridir, yani toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda onun egemen manevi gücüdür de. Maddi üretim araçlarına sahip olan sınıf, aynı zamanda, zihinsel üretim araçları üzerinde de denetim sahibi olur; zihinsel üretim araçlarından yoksun olanların düşünceleri genellikle buna bağımlıdır.
Sosyalist devrim, geleneksel mülkiyet ilişkilerinden en köklü biçimde kopmadır; kendi gelişimi içinde geleneksel düşüncelerin de en köklü biçimde kopma olacağına hiç şaşmayalım.
Sayfa 44 - Marx ve Engels, Toplu Yapıtlar, Cilt 6, 1976, s. 503-04.
Marx ve Engels; Dickens, Thackeray ve Bronte'ler ile Guy de Maupassant gibi, 19. yüzyıl İngiliz ve Fransız gerçekçilerini övmüşler, gerçekçi geleneği her zaman için edebiyatın en büyük başarısı olarak görmüşlerdir. Bu arada, Rus edebiyatına da büyük bir yakınlık duymuşlar, daha iyi izleyebilmek için de Rusça öğrenmişlerdir. Özellikle de Çernişevski ile Dobrolyubov’a büyük önem vermişlerdi. Engels, bu iki devrimci yazar için, “iki sosyalist Lessing” derken, Marx da Çernişevski için “büyük Rus bilgini ve eleştirmeni”, diyor; Dobrolyubov’u bir yazar olarak Lessing ve Diderot ile kıyaslıyordu.