Duyguları dürtülerin alt yapısı olarak ele alan genel bir kuram önerdikten sonra şimdi de, insan davranışında merkezi bir konumu olan özel bir duyguya eğilmek istiyorum. Özellikle, ağır kişilik bozuklukları, sapıklıklar ve işlevsel psikozlar gibi, ağır psikopatolojik durumlarda çekirdek duygulanım olan nefretten söz ediyorum. Nefret, saldırganlık dürtüsünün çevresinde kümelendiği birincil duygulanım olan öfkeden türer. Ağır psikopatolojide nefret, diğer insanlara olduğu kadar kendiliğin kendisine de yönelip, her şeyi kaplayacak kadar baskın olabilir. Nefret karmaşık bir duygulanımdır. Haset ya da iğrenme gibi, evrensel olarak varolan diğer saldırgan duyguları gölgede bırakarak, saldırganlık dürtüsünün başlıca bileşeni haline gelebilir.
İzleyen satırlarda, ağır kişilik patolojisi olan bazı hastalarda nefretin egemen oluşuna yol açan öfkenin gelişimsel özelliklerine eğileceğim. Bu hastaların aktarımında nefret diğer duyguların önüne geçer. Bu gelişim, nefretin psikanalitik açıdan araştırılmasına izin vermekle birlikte, aktarımda buna karşılık gelen psikopatolojiyi çözmek zorunda olan analist için bir meydan okumadır. İzleyen formülasyonlar, bir yandan yüksek riskli bebeklerde anne-bebek ilişkisindeki patolojiyle aşırı saldırganlık gelişmesi arasındaki bağıntıyı, diğer yandan da sınır kişilik örgütlenmesi ile birlikte narsisistik ve toplum karşıtı (antisosyal) kişilik bozuklukları olan hastalarda aktarım sırasında ortaya çıkan aşırı saldırganlığın psikopatolojisini temel almaktadır. Bu formülasyonların başlıca kaynağı, aktarımda nefretin baskın olduğu hastalardaki aşırı gerileme üzerine gözlemlerdir.
Sayfa 42 - Metis Yayınları, Ötekini Dinlemek Serisi 9, 2. Basım 2010, Nefretin Psikopatolojisi