Atatürk'ün son 300 gününü öğrenmek için harika bir kitap. Ama Ata'ma kızmadan edemedim ben. Doktorları dinlemeyen adeta bir çocuk gibi. Doktorların reçete ve perhizlerini her bozduğunda sanki ben ölüm döşeğine giriyor gibi üzüldüm ve kızdım. Doktorların yanlış tedavi ve tanıları da söz konusu fakat doğru tanı koyulduktan sonra da buna uygun davrnmadığı zamanlar olmuş.
Sağlığını yitirmek uğruna Hatay için kalabalık içine çıkması... Normalde biz savaşları muharebe muharebe meydanlarında olur biliriz ama Atatürk böyle olmayabileceğinin bir örneği resmen. Ölüm tehlikesi uğruna kendini kalabalığa atması bir savaş değil mi? Cehaletle girdiği irtica karşıtlığı bir savaş değil mi? Ataerkil düzene karşı yapılan düzenlemeler bir savaş değil mi? Var oluşuyla ve öncülüğünü yaptığı her düzenleme ile hayatı boyunca bir savaş vermiş bu heybetli adam.
İnsan, daha yaşasaydı neler olurdu diye düşünmeden edemiyor ama kendisi de dikkat etmemiş... En çok da bu üzüyor. Doğru teşhis ve teşhise uygun hayat düzenlemesi ile belki de iyileşecekti. Ormana gidip yaşamayı çok istemiş. Türkiye için çalışmasa bile en azından ömrü devam etseydi de hayalini gerçekleştirseydi. Zaten tüm ömrünü ülkemiz için tüketip göçtü dünyadan.
Bıraktığın emanet, senin en büyük eserin, cumhuriyet hala bizimle Ata'm. Her zaman korumaya çalışacağız onu, sanki seni hayatta yutmaya çalışır gibi!