.
Serhan ailesiyle birlikte yaşadığı Yalova’da “17 Ağustos 1999” depremini yaşar. Herkes can derdine düşer. Yakınlarını kurtarma telaşındayım depremlerin artçıları da devam eder durur. Kimse ne yaptığını bilemez. Diğer yandan, sonucunda mahpus yattığı, 12 Eylül 1980 tarihinde yaşanan askeri darbeyi, Fikret amcasının deyimiyle, ‘devrimi’ yaşadığı aklına gelir. O zaman da herkes can derdine, evlat ana babasının, anne babalar evladının derdine düşmüştür. Zindanlara atılanlar, tutuksuz yargılananlar, suçsuz yere ceza alanlar.. Sadece yıkılan evler, yuvalar değil, insanlardır.
Askeri darbe ve Yalova depremi.. Türkiye’yi etkileyen bu iki büyük olayın insanlar üzerindeki etkilerini romanlaştırmış yazar. Darbe döneminde yaşanan mücadeleleri, zulümleri, krizleri, işsizlikleri, ana karakter üzerinden anlatıyor. Çift yönlü bir anlatımla darbe ve deprem sonrası yaşananları analiz ediyor. Eşsiz tasvirleriyle ve betimlemeleri ile o dönemleri adeta yeniden yaşatıyor eser. Olayların etkisiyle kişisel hayatında sarsıntılar yaşayan bir kahramanın kültürel dönüşümlerini gözler önüne serip, toplumun, siyasetin, bireyin ve düzenin getirdiği değişikleri, akıcı bir üslupla ortaya koyuyor. Bu arada umudu da her zaman canlı tutmaya devam ediyor. Biz de umudumuzu hiç bir zaman kaybetmeyelim.
#Sarsılmak
^
^
#alıntı
Sadece evler, binalar değil, insanların inançları, değerleri de sarsıldı. On yıllardır, toplu halde yaşamaya engel olan bencillikler
beslendi.
^
^
#inkılapkitabevi #zaferköse #bloghemsire #deprem #darbe #ülke
