• Savaş ve Barış •
Kitabıma son sayfalarıyla birlikte nokta koyuyorken çok yakın dostlarıma veda etmenin hüznünü tüm kalbimle hissediyorum.. Andrey’in coolluğu, Nataşa’nın neşesi, Piyer’in hayatın anlamı peşinde koşması, Marya’nın içten inancı, Sonya’nın itaatkarlığı , Anna’nın işbilirliği, Rostov’un gururu, Denisov’un R harfini söyleyemeyen o güzel konuşması, Kutuzov Dedem’in tecrübeleriyle zekasının birleşmesi, Aleksandr’ın yufka yüreği, Napolyon’un hırsı..
Kitabımız, iki cilt yaklaşık 1700 sayfalık..sayfalarla göz göze geldiğimde kolay okunmayacak bir eser olduğunun farkındaydım beni korkutmak yerine heyecanlandırmıştı.. Kitaba başlar başlamaz kitaptaki karakterlerle birlikte bir yaşam sürmeye başladım. Başlangıçta bir çok karakter olması sebebiyle problem yaşıyor gibi hissetsem de evlendiğin kişinin ailesini zamanla tanımak gibi sayfaları aştıkça her birini çok iyi kafamda oturttum
Kitapta kâh savaşın içersinde at üzerinde bir subay, kâh baloda güzel bir prensesin ruhunu içinizde hissediyorsunuz. Tüm karekterlerin ruhunu bu kadar benimsetebilmesi, her birini anlayabilmemiz, dünyayı anlamlandırma telaşımız, hatalarımız, heyecanlarımız, mutluluğumuz her birini böylesine hissedebilmek Tolstoy’un sağlam kalemi ile ancak mümkün olabileceğini sanıyorum..
Yalnızca 1800’lü dönemlerde kısıtlı kalmayıp, hem dünyaya hem de çağlar ötesine sizi götürüyor. Ve bunu yapıyorken Napolyon’un Rusya’yı işgali üzerinde kısıtlı bir olay ile yapmış olabilmesi gerçekten büyüleyici.
Naçizane, klasik sevenler için başyapıt olacağına inanıyorum. Klasik severler okuyun, okutuuunnn
