Eskrim sanatının bütün kurallarına uygun olarak meçlerle düelloya çıkan iki kişi düşünelim: Düello epey uzun sürüyor, hasımlardan biri kendini ansızın yaralı görebiliyor; bunun şakaya gelir bir iş olmadığını, yaşamını ilgilendirdiğini anlayarak meçi atıyor, eline ilk geçirdiği bir sopayı savurmaya başlıyor. Amaca ulaşmak için en iyi, en basit bir aracı akıllıca kullanan bu adamın aynı zamanda şövalyelik duygularıyla heyecana gelerek işin içyüzünü örtmek istediğini ve meçte, sanatın bütün kurallarına uygun olarak hasmını yendiğinde üstelediğini de düşünelim. Yapılan düellonun böyle bir betimlemesinden, nasıl bir karışıklık, belirsizlik ortaya çıkacağını kolayca görebiliriz.
Düellonun sanatın kurallarına göre yapılmasını isteyen eskrimci, Fransızlar'dır; kılıcı atarak sopaya sarılanlar da Ruslar'dır. Her şeyi eskrim kurallarına göre açıklamaya çalışanlar, bu olayı yazan tarihçilerdir.