Yemek yiyor, su içiyor, uyuyor, bedenini dinç tutmaya çalışıyordu ama yaşamıyordu. Yaşam onun içinde hiçbir izlenim bırakmıyordu. Artık iç huzurundan başka beklediği hiçbir şey yoktu. Huzuru da ancak ölümde bulabilirdi. Ama ölüm daha gelmiyordu; bu yüzden yaşamak, daha doğrusu zamanını ve gücünü yaşamak için harcamak zorundaydı.