Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seçme Öyküler

Thomas Mann

Seçme Öyküler Sözleri ve Alıntıları

Seçme Öyküler sözleri ve alıntılarını, Seçme Öyküler kitap alıntılarını, Seçme Öyküler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir türlü yatışıp kendini toparlayamıyordu... İnsan az önceki gibi kaba ve hoyrat yaşantılar için yaratılmayınca!
- Güneşi seviyor musunuz? + Ressam olmadığıma göre... Güneş, kendi iç dünyasına yönelmekten alıkoyuyor insanı...
Reklam
"İçimde öyle bir gereksinim var ki..." diye devam ediyordu mektup...
Suskun, soluk soluğa, gözlerinde korkulu bir ifade. Üstünde ter tanecikleri görülen hayli öne çıkmış üst dudağı, insanı anlatılmaz ölçüde duygulandırıyordu. Vah zavallıcık! diye düşündü van der Qualen. Sana yardım edebilseydim keşki, seni yerine yerleştirip yatıştırabilsem ve bütün bunları da o üst dudağının hatırı için yapabilseydim! Ama neylersin ki herkes kendi başının çaresine bakmak zorunda, böyle kurulmuş düzen, şu an yüreğinde hiç bir korku ve tasanın yer almadığı ben de işte burada dikiliyor, sırt üstü yığılıp kalmış bir böcekmişsin gibi sana bakıyorum ...
Çünkü bazı insanlar vardır, ister istemez yanlış yollara saparlar, çünkü kendileri için doğru yol diye bir şey yoktur.
Seni sezgilerde algılayan, nasıl ürkmeden gündüzün yavanlığında gözlerini açabilir? Ey sevgili ölüm, bu korkuyu uzaklaştır onlardan! Ey ritimlerin akıl almayacak fırtınası! Ey metafizik bilişlerin yukarılara tırmanıp çıkan renkli coşkusu! Yalansız ver korkusuz yumuşak özlem, yüce ve acısız sönüp gidiş, sonsuzluk içinde aşırı mutluluklarda söken şafak!
Reklam
Dünya benim "bilinçsiz tip" diye nitelendirdiğim insanlarla dolu; ben de işte katlanamıyorum onlara! Bütün bu küf kokan, bilgisiz ve bilinçsiz yaşam ve eylemlere katlanamıyorum. Karşı koyamadığım kahredici bir dürtü, çevremdeki her şeyi gücüm yettiği kadar açıklamaya, dile getirmeye, bilinç önüne çıkarmaya zorluyor beni; ama bunun ileriye götürücü ya da engelleyici bir etkisi olurmuş, avutup acıları yatıştırır ya da insanı ıstıraplara boğarmış, hiç aldırdığım yok!
Hayata karşı duyduğu bütün o yürekten sevgi, o anda baştan aşağı bir titreme ile doldurmuştu içini, yitirilmiş mutluluğuna karşı derin bir özlem hissetti. Ama derken çevresine baktı, doğanın alabildiğine umursamaz ve suskun sessizliğini duyumsadı, güneşin altında ırmağın nasıl kendi yolunda akıp gittiğini, otların nasıl titreyerek kımıldadığını, her şeyin bu suskun teslimiyetle nasıl var oluş sürecine boyun eğdiğini gördü ve ansızın zorunluluk denen şeyle bir uzlaşma duygusu kapladı içini; kaderin tüm cilvelerinin ötesinde insana bir üstünlük bağışlayan bir duyguydu bu.
Albrecht van der Qualen'in içinde bulunduğu durum, bir sarhoşluğun, bir sersemliğin ardından insanın kendine gelişi gibiydi tıpkı. Kendilerini teslim ettikleri o dayanak, o ritim ansızın ellerinden çekilip alınır, bundan böyle sinirlerimiz kendilerini düpedüz şaşkın ve öksüz hisseder, hele yolda dalınmış sağır bir uykudan uyanılmışsa, bunun daha çok böyle olduğu görülür.
"peki şimdi kaç yaşındasınız?" diye sordu bayan von rinnlingen. "otuz hanımefendi." "otuz" diye tekrarlardı bayan von rinnlingen."ve otuz yıl hiç mutluluk yüzü görmediniz,öyle mi?" bay friedemann başını salladı,dudakları titriyordu. "hayır" diye cevapladı "yalan ve kuruntuydu hepsi." "yani mutlu olduğunuza inanmıştınız." "inanmayı denedim."
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.