Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şehit Enver Paşa

Nevzat Kösoğlu

Şehit Enver Paşa Gönderileri

Şehit Enver Paşa kitaplarını, Şehit Enver Paşa sözleri ve alıntılarını, Şehit Enver Paşa yazarlarını, Şehit Enver Paşa yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bu kötü manzara, her görende olduğu gibi benim de insanlık duygularım üzerinde acı bir iz bıraktı ve fakat, ne var ki, yaşadıkları devleti içinden yıkmaya çalıştıkları için, rahat ve kazanç dolu bir hayat yerine koca Türk Devleti’nin topraklarına ve malına göz diktikleri için bu hale düşmüş oldukları da bilinen bir gerçekti.”
Halil Paşanın Ermenilere hitabı
Halil Paşa, ayın sonuna doğru barış görüşmelerinde bulunmak üzere Ermenistan’a geçer. Orada, İstanbul’dan tanıdığı, tanımadığı bir takım Osmanlı Ermenilerini görür. “Taşnak sutyun Cemiyeti reisi ve sergerdesi, eski arkadaşım Aram vagona girdi. Ermenilerin Aram Paşa diye çağırdıkları eski dostum ağlayarak boynuma sarıldı.” Aram Paşa, Ermenistan İçişleri Bakanı’dır. Halil Paşa’nın otomobili sokaktan geçerken iki tarafı dolduran halkın coşkun alkışları ile karşılaşır. Aram Paşa, eski arkadaşından, ruhanî reislerinin bulunduğu Aşmetziyen (Üç müezzin) Kilisesini ziyaret etmesini rica eder. Halil Paşa, olur, der. Giderler. Büyük bir halk kalabalığı toplanmıştır. Halil Paşa’nın konuşmasını isterler. Konuşur: “Zalim bir padişahı yıkmak için ve hür ve mutlu bir vatan kurmak için elbirliği ettiğim Ermeni milleti! Vatanımın en korkunç ve acı günlerinde vatanımı, düşmana esir olarak tarihten silmeye kalktıkları için, son ferdine kadar yok etmeye çalıştığım Ermeni Milleti! Bugün, Türk milletinin alicenaplığına sığındığı için huzura ve rahata kavuşturmak istediğim Ermeni milleti! Eğer siz Türk vatanına sadık kalırsanız, size elimden gelen her şeyi yapacağım. Eğer yine bir takım şuursuz komitacılara takılarak Türk’e ve Türk vatanına ihanete kalkarsanız, bütün memleketinizi saran ordularıma emir vererek, dünya üstünde nefes alacak tek Ermeni bırakmayacağım; aklınızı başınıza alın! Köylerinize, evlerinize, ailelerinizin saadeti için dönün ve çalışın. Zaman bugünkü yaraları siler.”
Reklam
Türk askeri Baküde
“Allah’ın yardımı ile Bakü şehri, otuz saat şiddetli çarpışmalardan sonra, 15.9.1334’te saat 9 öncesinde zaptedilmiştir. Bütün birlikler ve özellikle Binbaşı Fehmi Bey komutasındaki 56. Alayın kahramanlığı zikredilmeye değer. Geniş bilgi sunulacaktır.” Yeğeni Nuri Paşa, Halil Paşa’dan önce şehre girerek güvenlik için tedbirler almaya başlar. “Cengâver ruhlu ve büyük vatanperver Nuri Paşa’nın, bu, belki de hayatının en güzel günüydü.” Halil Paşa diyor ki, “Şehir İngilizlerin denetimi altındayken Ermeniler ve Bolşevikler yerli Türk halkına karşı geniş bir katliam hareketine girişmişler. Şehrin her mahallesinde Ermeniler, Türklerden ‘ceset kaleleri’ kurmuşlar... Ve bütün vahşetlerini ortaya koymuşlar. Küçük çocuklar kale burçları olmuş, kadınlar edep yerlerinden süngülenmiş ve bırakılmışlar. Şimdi sıra yerli halka gelmiş, onları durdurmak imkânsızdı...”
Almanlar Ruslarla görüşmeler yaparak, 14 Ağustos 1918’de, İstanbul’a gönderilen bütün kömür ve sair malzemenin kesilmesine, Tiflis üzerinden Bakü’ye giden bütün ikmal yollarının kapatılmasına karar vererek Türk hareketini engellemeye çalışırlar. Fakat, bu arada beklenmedik bir gelişme olur, Almanlar Ruslarla görüşme halindeyken, Menşevikler 31 Temmuz’da bir darbe yaparak Bakü’yü Bolşeviklerden alır ve derhal İran’daki İngiliz kuvvetlerinden yardım isterler. İngiliz birlikleri 4 Ağustos’tan itibaren Bakü’ye girmeye başlar. Durum yeniden değişmiştir. General Seeckt Türklerin Bakü’ye girmesi için ısrar eder; Genel Karargâh da sıcak bakar, ama Alman Dışişleri kesinlikle buna karşı çıkar. Ruslar da Almanların girmesini istemektedir. General Ludendorf, General Seeckt’ten Enver Paşa’yı ikna etmesini ister, Tiflis’teki Albay Kress’e de, Bakü’yü almak için hazırlanmasını, emrine bir tugayın gönderileceğini bildirir. Albay Kress, İstanbul üzerinden Berlin’e gider. Emir gelse de, Türk askerinin geri çekilmeyeceğini ve onlarla birlikte olmadıkça Bakü’ye girilemeyeceğini söyler.
Enver Paşa Almanlara rest çeker
Enver Paşa Alman genel karargâhına gönderdiği 9 Haziran 1928 tarihli yazısında, Türk birliklerinin Kafkasya’da fütuhat için bulunmadığını, özellikle Ermeni katliamlarına karşı Müslüman halkı korumak istediğini bildirir. Nuri Paşa’nın Kafkasya İslam Ordusu Bakü’yü elinde tutan İngiliz kuvvetleriyle vuruşmaya başlar. Bir yandan da Ermenilerin silahlı birlikleri Osmanlı’ya karşı savaşmakta ve yerli Müslüman halkı katletmektedir. Hemen ertesi günü Hindenburg’un telgrafı gelir: Kafkaslardan tamamen çekilmemizi ve birliklerimizi Irak cephesine kaydırmamızı istemektedir. Mareşal Hindenburg, Müşterek Karargâhın Başkomutanıdır; Enver Paşa ya bu emri yerine getirecek ya da istifa edecektir. Bir istifa mektubu yazar: Hemen İstanbul’a dönüp, isteklerinizi Zât-ı Şahaneye bildireceğim ve “Beni başkomutanlık vekâletinden affeylemelerini istirham edeceğim. Doğu ve Kuzey Kafkasya Müslümanlarına vaad ve temin eylediğim yardımları geri almanın, bence imkânı yoktur.”
Vehip Paşa kuvvetleri 5 Nisan’da Sarıkamış’a, 15 Nisan’da Batum’a ve 25 Nisan’da Kars’a girer. 22 Nisan 1918’de bağımsızlığını ilan eden Trans Kafkasya Hükûmeti (Gürcistan ağırlıklı, Ermenistan ve Azerbaycan) Türk ilerleyişinin durdurulması için Alman Ordusunun müdahalesini ister. Alman Genel Komuta Konseyi Başkanı General Ludendorf ve Enver Paşa’nın Kurmay Başkanı general Seeckt Türk isteklerini desteklemekte ve Kafkasya’da Türk hâkimiyetinin, Almanya’ya Afganistan ve Hindistan yolunu açacağını söylemektedirler. “Eğer biz bir dünya gücü olmak istiyorak, güçlü bir Türkiye’ye ihtiyacımız olduğunu dikkate almalıyız.” derler. Enver Paşa, durumu değerlendirerek Ahıska ve Ahılkelek’in de bize verilmesi gerektiğini söyler. Ludendorf, oralarda sadece Türklerin yaşamadığını, bu yüzden, Erivan ve Azerbaycan’dan bazı yerler verilebileceğini öne sürer.
Reklam
Almanlar o sıra, Bolşeviklere karşı Ukrayna’ya yardım etmektedir. Almanlar’la aramız gerilmeye başlar. Enver Paşa bu anlaşma görüşmelerine Padişah temsilcisi olarak katılan Zeki Paşa’ya gönderdiği 21.12.1917 tarihli gizli yazıda, genel barış halinde Batı Trakya meselesinin bizim lehimize halledileceği doğal olmakla birlikte, halen toprakları işgal altında olan tek İttifak ülkesi biziz; Padişah’ın, Hükûmetin ve kendisinin durumunun halk nezdinde kuvvetlenmesi için, “Rusya ile olan Kafkas hududumuzda ufak bir düzeltme isteğinde bulunmak zorunluluğu hâsıl olmuştur. Bu taleple de biz, hiçbir surette toprak işgali ve genişlemesi hedefi izlemiş olmayacağız.” demekte ve bu konuya çok önem verdiğimizin bildirilmesini “Ancak bu hususu uygun bir zamanda açarak, Almanları birdenbire ürkütmememizi, ilaveten rica ederim.” diye bitirmektedir. Ruslar Ekim İhtilali ile “İlhaksız ve tazminatsız barış” ilkesini ilan etmişlerdir.
Ekim ihtilali Türk ordusuna yarıyor
Bitlis-Şirvan hattını tutmakta olan Vehip Paşa komutasındaki 3. Ordu 12 Şubat 1918’de ileri harekete başlar; soğuk ve yokluk içindeki birlikler adım adım ilerleyebilmektedir. Kâzım (Karabekir) Paşa komutasındaki 1. Kafkas Kolordusu 13 Şubat’ta Ermeni kuvvetlerini dağıtarak Erzincan’a girer ve Erzurum’a yönelir. Yakup Şevki Paşa komutasındaki 2. Kafkas Kolordusu bir koluyla Bayburt’a, diğer bir koluyla Rize’ye varır. 27 Şubat’ta Trabzon’a girilir. 1. Kafkas Kolordusu 12 Mart 1918’de Ermenilerce tahkim edilmiş olan Erzurum Kalesi’ni düşürerek şehre hâkim olur. Türk birlikleri sahilden Hopa’ya ve doğuda Kars’a doğru ilerlemelerini sürdürürler. 2 Nisan’da Van, 6 Nisan’da Batum kurtarılır. Mayıs başında Doğudaki birliklerimiz 1877’deki sınırlarımızı geçerler. Kars, Ardahan ve Artvin alınır.
Said Halim Paşa'nın demokrasi ve milliyetçiliğe dair saptamaları
Sait Halim Paşa, halk iradesine, Şeriatle sınırlandırılmak şartıyla itibar edilmesi gerektiğini söyler; yani, şeriati, sınırlayıcı üstün hukuk olarak kabul eder. Milliyeti toplumun bir gerçeği olarak gören Paşa, bu konuda diğer bazı İslamcı aydınlardan daha gerçekçidir. “Milliyet, gerek belirli bir muhitin mahsulü olmak, gerekse bir hayat gerçeği olmak bakımından ortadan kalkacak değildir. Milliyet akımının gelecekte beynelmilelci cereyan içinde kaybolacağını hayal ve iddia etmek pek gülüç olur.”
Ermeni kurşunları ile şehit olan Said Halim Paşa kimdi?
Said Halim Paşa Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa neslinden Halim Paşa’nın oğludur. 1863’te Kahire’de doğdu. Özel eğitimle Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce öğrendi. Yüksek öğrenimini İsviçre’de siyasi bilimler okuyarak tamamladı. 1888’de Şûrâ-yı Devlet üyesi oldu. 1899 yılında kendisine bir çok nişanla beraber Rumeli Beylerbeyi payesi verildi.
1.000 öğeden 821 ile 830 arasındakiler gösteriliyor.