Selçukluların Dini Siyaseti (1040-1092)

Ahmet Ocak

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Selçukluların dinî siyasetlerinin önemli bir parçası da Abbâsî Halifeleri ile olan ilişkileridir. Tuğrul Bey'in Bağdad'a gelmesinden sonra Halife Şiî boyunduruğundan kurtarılarak eski saygınlığı tekrar iade edilmiş ve Sünnî dünyanın tartışılmasız manevî otoritesi olduğu kabul edilmiştir. Bu durumun yanında yeni bir şekillenme daha meydana gelmiş ve halîfenin manevi gücünün yanında, Selçukluların siyasî irâdesi kendini göstermiştir.
Sahabeler dönemindeki zaferlerle Müslümanlann yok olması engellendiği gibi, İran ve Bizans topraklarının fethinin önü de Müslümanlara açılmış oldu. Müslümanlar bu topraklarda dünyanın en seçkin medeniyetini meydana getirmişlerdir. Malazgirt zaferi de, gerek İslâm düşmanlarına karşı kazanılması bakımından, gerekse zaferden sonra Müslüman Türklerin kurduğu devletler ve meydana getirdiği medeniyet eserleri yönüyle, Yermük ve Kadisiye zaferlerinin sonuçlanna benzerneticelerin doğmasına zemin hazırlarmıştır.
Reklam
Tasavvufun Şekillenmesi
X. asrın sonlarında Horasan'ın önemli şehirlerinden olan Nisabur, İslâm tasavvuf hareketinin önemli merkezlerinden biri haline gelmişti. es- Serrâc'la başlayan dinin emirlerine bağlı ve tasavvufi görüşlerini bu doğrultuda belirleyen sûfiler hareketinin önemli temsilcileri bu ekolden yetişmişlerdir. Dönemin önemli âlimi ve süfîsi Ebû Abdurrahman es- Sülemî (öl.1021) gerek âlim hüviyeti ve gerekse sûfi kimliği ile döneme tesir etmiş, yetiştirdiği öğrencileri vasıtasıyla kendinden sonraki tasavvuf düşüncesini etkilemiştir."
Genel Mahiyette Olanlar
Bu tür eserler herhangi bir mezhep, meslek veya şehrin önde gelen Şahsiyetlerinin biyografilerini vermek yerine, daha çok sahalarında temayüz etmİş siyasi, ilmi ve edebi şahsiyetlerin hal tercümelerinden bahsederler. Bu yönleriyle belirli bir mezhep mensuplarından bahseden eserlerden ayrılırlar.
Hilafet-Saltanat teorisyenlerinin tartıştığı ve neticede İslâmî bir hüviyet verdikleri "Sultan" mefhumu," Selçuklularla birlikte yeni bir anlam ve muhteva kazanmış, cihanşumul bir imparatorluk unvanı kadar gösterişli yeni bir iddiayı temsil etmenin yanında, Abbasî Halîfeleri tarafından da tanınmıştır. Bunun en açık şeklini, Halîfe Kâim Biemrillah'ın Tuğrul Bey'i Selçuklular, idarelerini dinî ve ilâhî bir boyayla boyayarak ona kutsal bir nitelik kazandırdılar. Bu durum karşısında halk da onlara itaat etmek mecburiyetinde kaldı. Bu idarelerine Halifeyi de ortak kıldılar. Bu durum Hz. Ebû Bekir'in okuduğu hutbede. belirtmediği ilâhî vechenin Tuğrul Bey tarafından belirtilmesidir
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.