bir olayı cinayet noktasına getiren de anlık bir heves, bir olay değildi. Duyguydu. Bir zamanlar sağlıklı ve insancıl olan bir his, zamanla kötüleşerek kabarıyor ve derine gömülüyordu. Ama gömüldüğü yerde de rahat kalmıyordu. Kimi zaman on yıl larca gömüldüğü yerde kalıp kendi kendine besleniyor, büyüyor, hırçınlaşıyor ve kinle doluyordu. Derken sonunda bütün insancıl bağlarından kopup serbest kalıyordu. O noktadan sonra bu duy guyu ne vicdan, ne korku ne de görgü kuralları dizginleyebilirdi. işte olay o dereceye geldiğinde kıyamet kopuyordu. Bir insan, katile dönüşüyordu.
Clara'ya öyle bir bakıyordu ki, sanki az önce ona kanatlarını açıp uçabilirdin, demişti. Bunu görebiliyordu. Peter için bu imkânsızı istemekti. Ama öte yandan Peter Morrow'un isterse uçabileceğini de biliyordu.