Olduğum yer karmakarışık. Bedenimin bulunduğu konum değil bahsettiğim. Sanki ruhum bambaşka bir alemde ve ben neredeyim bilmiyorum. Nerede olduğumdan ziyade nerede olmak istediğim önemli aslında ama soracak olursanız sevgili kitaplar, onu da bilmiyorum. Gurbetteyim. Kendimden uzakta, bilmediğim bir yerlerdeyim. Bir rüzgar esse sanki alıp götürecek gibiyim. Bi o kadar hafif hissediyorum. Dertlerimden uzakta, beni ben yapanlardan uzaktayım. Peki bu amaçsız melankoli neden? İnsan uzaklaşınca hafifler mi gerçekten yoksa sadece kendini mi kandırır? Takıntılı bir manyak mıyım acaba? İstediğin olduktan sonra mutlu olman gerekmez mi? Peki alışmış gibi neden bu duvarların üstüme gelişi? Yine yapamıyorum… Yine soyutluyorum kendimi. Yine sığınıyorum müziğe. Her yerde yine onu arıyorum. Yine onu arıyorum ve bulamıyorum. Yaşanılmayan bir ukde kaldı boğazımda ve sevgili kitaplar, ben arafta kaldım. Bir rüzgar esse ve beni alıp götürse. Bir fırtına kopsa ve oradan oraya savrulsam. Ya da sadece yerinde öylece duran bir ağaç olsam. Salsam buraya köklerimi ve sadece yaşasam. Yapabilir miyim sevgili kitaplar? Ağaç mı olmak istiyorum yoksa rüzgarda savrulan bir yaprak olmak mı?