Bu hikâyeler ne kadar bireysel olursa olsun, ne kadar bir topluluğa aitmiş gibi görünürse görünsün, aslında Öteki'ne yönelik, duyulmayı bekleyen hikâyeler. Duyulmadığı sürece asıl amaçlarına ulaşamayacak. Zira konuşma edimini söz tek başına tamamlamaz; söylenen duyulmadan, hep eksik kalmaya mahkumdur. Zira alımlayıcısı olmayan sözler bir süre ortalıkta gezinir, ama varlığını güçlü bir şekilde duyuramaz, toplumsal belleğe güçlü bir şekilde dokunamaz.