Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevincini Bulmak

Ayhan Yücel

Sayfa Sayısına Göre Sevincini Bulmak Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Sevincini Bulmak sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Sevincini Bulmak kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer ben var olmak istediğim değilsem, -‘’istediğim’’ sözle değil, arzu ve tasavvurla da değil fakat bütün kalbimle , bütün kuvvetlerimle istediğim değilsem, ben var değilim… Var olmak, istemek ve sevmektir. M.Blondel
Sayfa 9 - DERGAH
İki kişi bir araya gelsek, ortaya binbir dert koyar gideriz. Başlar eğik, sevinçsiz gitmek, bu derdi ortaya koymadaki büyük sebebi küçültmez mi, bizi hareketsiz kılmaz mı? Hep insanların birbiri- ne ettiği zulme şahit oluruz. İnsan gibi yaşanılmadığına şahit oluruz. Kızacak yer ararız, bulamazsak dünyaya kızarız. Nefretten boğulmak için o kadar çok sebep ortaya çıkar ki, nihayet bir an gelir "şu dünya yaşamak zahmetine değer mi?" denir. Bu adeta ıstırap tonüsünün en gergin anıdır. Gerçekten kaybolan sevinçler, buna karşılık "şu dünya yaşamak zahmetine değer mi?" sorusu, işi bir kat daha çetinleştirir gibidir. Bununla beraber bu soru bir sevinci de işaret edebilir. Bu soru, bir irade hayatının, bir hareketin, bir sevincin anahtarı da olabilmektedir..
Reklam
Dünyanın çilesi karşısında sevgisini bulan, yükünü hafifletti ve kurtuldu. Herhâlde kurtulmak için sevmek, bir sevgiye sahip olacak kadar kurtarmak lâzım.
Bir zaman, hayatı mânalandıran Doğu dünyası, şimdi sevincini yitirmiş, çilesiyle başbaşa kalmış görünüyorBüyük olanı unutmuş gibi, düşünemiyor gibi sadece dünya sıkıntılarının yükünü büyük olarak tanıyor. Aşk olmayınca meşk olmazmış; şimdi Doğu sevgisiz, hareketsiz, çilesi ile, o büyük dünya sıkıntısı ile başbaşa.. Şüphesiz çekilmez ezici bir şey, bu. Fakat hiçbir sevinç kaynağını da yanaşmıyor. Daha doğrusu sevincini apaçık ortaya koyamıyor, açıklıkla göremiyor, sevmesini bilmiyor. Ama hiçbir şeyi sevmesini bilmiyor. "İn- sanoğlu" denen kendisi, kendi gözünde bir nefret konusu olup çıkmış. Birçok şeyi bilir ve inanır görünür. Bu arada insanoğlunun eşre- fi mahlûkat olduğunu da bilir. Lâkin ona, bir sevgiyle, yaradılmışların en şereflisi olarak uzanamıyor, sevmiyor ve pek tabii olarak da se- vinemiyor. Hayvanları da seven yok gibi. "Falan kimsenin horoz merakı var öyle seviyor ki şu kadar horozu var, hep onunla meşgul diyorlar", gidip bakıyorsunuz adamın sevgisi ne de sevinci var. Bü- tün mesele horoz döğüştürüp geçimini temin etmekte. "Şu adam çiçek seviyor" diyorlar. Biraz yakından görünce diyorsunuz ki “O, yalnız bahçesindeki çiçekleri, sahip olduklarını seviyor, sahip olmadıklarına ilgisiz. Hatta komşu bahçesindeki çiçekler, kıskançlık konusu olmuş, elinden gelse onların kökünü kazıyacak..."
Bir telâş, bir didiniş... Küçük değil bu. Koca bir ömür gizli bunda. O, aslında bir didiniş değil, bir sıcaklık, bir alev sıcaklığı; bir hayat alevi: Bir hayatı kıymetlendirmenin telâşı ve didinişi. Bizi, hayatımızı, hayatı, başka bir deyişle var olmamızı, düşünmemizi, yaşamamızı kıymetlendirme telâşı. İstiyoruz ki çırpınışlarımızın anlamlandıracağımız hayatta bir yeri olsun.
Bütün mesele sevincini bulmak dolayısı ile hayatı kıymetlendirmekte idi.
Reklam
Tek tek hepimizin sevincinin ancak çevremizin sevinç ve saadeti ile tamamlandığını, bu çevre büyüdükçe sevincin sonsuzluğa doğru büyüdüğünü bizzat yaşamak ve görmek lâzım geliyor. “Yaşamak, hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir” diyen Rahmi Ağabeyin* ifadesi ile “Sevincin; hizmetle, sevinç vermekle başlayıp büyüdüğü”nü duyup, yaşamak lâzım geliyor. Nihayet “Kurtulmak için kurtarmak lâzım. Bize sevinç getirecek lütfu ilâhiyi dilemek lazım. Bir lütfu ilâhiyi dilemek için de bin fedakârlık lâzım” ** geliyor. *Rahmi Eray ** N. Topçu
Nefret ve Merhamet
“Kur'an-ı Kerim'in bize anlattığı kalb adamı, Hz. İsa'nın söylediği gibi merhametle düşünenler, merhametle görenler, ancak merhametle tanıyanlardır. Alemi içinden tanıyışın sırrını veren merhamet, bizi hayata bağlayan en büyük kuvvettir”. Topçu, N.: "İsyan Ahlâkı"
Akıl ve Hisler
Bütün bu çalışma ve vasıfları ile akıl; insanoğlunu, hakikatlerle tanıştırmayı, bir hakikatten diğerine yükseltmeyi görevlenmiş gibidir. İlim, onun çalışmalarını eşyaya ve hadiselere uzanışını ve bunların sonuçlarını ihtiva eder. Bir benzetişle akıl, hakikatleri okyanusunda dönen bir su dolabı gibidir. İlim ise, aklın, yani bu su dolabının, bütün çalışmaları ile buradan çekebildiği sudur.
Ne acı...
Hâlbuki insana uzanamamak...
Sayfa 39 - Çeltüt Matbaacılık
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.