Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüzü Olmayan Maske

Şeytan

Luther Link

Şeytan Gönderileri

Şeytan kitaplarını, Şeytan sözleri ve alıntılarını, Şeytan yazarlarını, Şeytan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çarmıha gerilmiş İsa'nın en eski im- gelerinden biri de Roma'daki S. Sabina'nın kapılarındadır. Dikka- te değer olan şey tam olarak, birçok kapı panosu· arasındaki önem- siz yeri yüzünden eserin kabalığı değildir. Bu yerleştirme doğaldır, çünkü Arnobius'un da dediği gibi, çarmıha gerilme utanç verici bir yenilginin göstergesidir. Bu motif, tinsel zaferin bir simgesi haline gelene kadar ve İsa Çarmıh'ın kaidesinde, gözleri açık dururken değil, acı çekerek asılmış bir şekilde resmedilene kadar yüzyıllar geçti. Bu değişiklik, çarmıha gerilmeyi sadece, bugün simge olarak yorumladığımız resimsel bir gösterge değil, doğrudan hissettiğimiz sanatsal, duygu dolu bir simge yaptı. Oysa Şeytan asla böyle bir simge olmadı.
Örneğin, Çarmıh'a gerilmiş İsa başlangıçtan beri ciddi bir sorun olmuştur. iV. yüzyılın başında, cana yakın ve okunmaya değer yazıların sahibi olan Hıristiyanlık Savunucu Arnobius, paganların, Hıristiyanların "en aşağılık insan- lar için bile utanç verici bir ceza olan çarmıha gerilme cezasının acılarını çekenin, Tanrı olduğu"na gerçekten inanmasını inanılmaz bulduğunu yazar.54 430'da, bugün British Museum'da bulunan İtal- yan fil dişinden yapılmış bir tabutun üzerinde, Çarmıh' a gerilmiş genç, sakalsız bir İsa bulunur.
Reklam
Şeytan görüntülerinin çoğu, İlk Dönem Hıristiyan sanatının baş- langıcından Hıristiyan sanatının bitimine kadar olan aynı zaman di- liminde yapılan Mahşerlerde ve Kıyamet Günlerindedir. Kilise, heykel ve resim sanatını desteklemeyi bırakınca ve sanatın şekille- riyle işlevleri değişince, Hıristiyan sanatı birçok farklı türden yal- nızca biri oldu. Bu da demek oluyor ki Hıristiyan sanatı XV. yüzyı- lın başlarında biter.
Biraz daha farkli bir tema 800 yılı dolaylarında başlar ve 1550 yılı dolaylarında sona erer: Asi meleklerin düşüşü. İlk tahmin Trier Mahşeri'nin tarihine gider, ikincisi ise Venedikli ressam Lorenzo Lotto'nun Mikael ile Lucifer'ine. Doğası itibarıyla bu, çok daha zor bir konudur. Meleklerin saldırdığı, düşmekte olan bir canavar top- luluğunu resmetmek (Bruegel'in yaptığı gibi) başka bir şeydir; ama meleklerin saldırdığı melekleri resmetmek bambaşka bir şeydir. Genellikle gözden kaçırılan asıl tuhaf sorun ise Lotto'nun resmin- de çıkar ortaya. Mikael ile Lucifer aynıdır: aynı vücut, aynı yüz. Onlar ikizdir, birbirlerini tamamlayan ruhlardır. Mikael'in öteki yü- zü Lucifer 'dir.
Ne düşman ne de tehdittir; Şeytan lanetlilere işkence ederek düzeni güçlendirir
Pucelle genellikle _ yalnızca, Eski ve Yeni Ahit arasındaki geleneksel ilişkilerden bah- seder ve sadece iki anlam aşamasını kendine özgü bir biçimde açık- lar: "Eski Ahit zamanında Sinagog'tan, Yeni Ahit zamanındaysa Kilise' den iki farklı şekilde söz ediyoruz: geniş ve maddi anlamıy- la ya da gizli ve manevi anlamıyla."
Reklam
Jean Pucelle XIV. yüzyıl başlarında özgün fikirleri olan yete- nekli bir tezhipçiydi. Eserleri arasında iki ciltlik Belleville Dua Ki- tabı (Bibliotbeque Nationale, Paris) vardır. İlk ciltte Pucelle, Yedi Ayin ve üç İlahi ile dört Temel Erdem arasındaki ilişkiyi ve Eski Ahit ile Yeni Ahit arasındaki figürel ilişkiyi gösteren Zebur resim- lerini açıklar. Pucelle'e göre, bir şey anlaşılmaz görünüyorsa, okur anlamı aramalıdır; ve onun resimlerle süslediği Zebur'da anlaşıl- maz bir şey olduğunda da kendisi bunu açıklar. Pucelle'in açıkla- ması, "Yeni Ahit, Eski Ahit'teki simgeler içerisinde tamamıyla var- dır" gibi bazı genel ilkelere dönüşmüştür. Örneğin Pucelle, her ay için "gizli" peygamberliği bir Havari tarafından bir inanış şartı ola- rak anlaşılan bir peygamber olduğunu yazar. Ancak karmaşık sim- geciliğe özgü bir örnek arıyorsak, en iyisi Pucelle'in, İncil'in Dört Yazarı'ndaki resimleridir:
Ortaçağdaki iletişim araçlarının - kilise vaazları, dini tiyatro oyunları, renkli camdan yapılmış pencereler, mozaikler ve heykel- ler - amacı, inancı öğretmek, açıklamak ve güçlendirmekti. Anlam, ikonografi yoluyla belirlenirdi ve bu da doğal olarak tek tek kilise- ler tarafından planlanır, onların sanatçıları tarafından uygulanırdı. Ortaçağ sanatının büyük eserleri, yaratıcılığın tamamıyla sönmedi- ğini kanıtlar. Yine de, 1306 yılında heykeltraş Tideman, Londra'da- ki bir kilise için gelenek dışı bir İsa yaptığında, piskopos bunu kal­ .dırtmış ve heykeltıraştan, aldığı ücreti iade etmesini istemiştir.
Ancak önemli bir istisna vardır: Anselmus gibi Şeytan'ın hakla- rını reddeden Petrus Abelardus (1079-1 142 dolayları).42 Skolasti- sizm 'in kurucusunun tersine Abelardus, sorunu daha da şiddetlen- dirmiştir. Efendisi ona açıkça ifade ederek bu hakkı vermedikçe, Şeytan'ın ne gibi bir hakkı olabilirdi, diye sordu Abelardus. Ve Efendisi de bunu yapmazdı, çünkü Şeytan'ın insanoğlu üzerinde haklara sahip olması tamamen adaletsizlik olurdu, çünkü insanı gü- naha teşvik eden Şeytan'ın ta kendisiydi. Ve hangi olası nedenden dolayı Mesih açlığa, hakarete, kamçıya, tükürüğe ve son olarak da öyle acı ve utanç verici bir ölüme dayanmak zorunda kalabilir? Bi- zi kurtarmak için mi? Daha sonra Abelardus, Anselmus'dan da ile- ri giderek daha önce hiç kimsenin sormadığı bir soru sordu:
Adem'in dinden dönmesinin, Şeytan'ın insanoğlu üzerindeki ada- letsiz egemenliğini haklı çıkardığını söyleyerek Şeytan'ın hakları- nı anlattı. Tann güç kullanamazdı, çünkü bu, adalet ilkelerinin ihlali olurdu. Bu yüzden Tann, Mesih'i bedel olarak kullanarak in- sanoğlunu satın aldı.36 İsa, insanoğlunu Şeytan'ın esaretinden kur- tarmak için ona ödenen bedeldi ve Nyssa'lı Gregorios bunu unutul- maz bir eğretilemeyle ifade etti: İsa, oltanın ucundaki yemdir:
63 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.