Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüzü Olmayan Maske

Şeytan

Luther Link

Şeytan Gönderileri

Şeytan kitaplarını, Şeytan sözleri ve alıntılarını, Şeytan yazarlarını, Şeytan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sanat eserlerinde bu kadar uzun bir geçmişe sahip olup da, öz- gül anlamdan bu kadar yoksun olan başka hiçbir yaratık yoktur. Başka hiçbir gösterge ya da sözde simge bu kadar cansız değildir. Ve eğer Şeytan'ın neye benzediği çoğunlukla, onu kişiliksizleştir- mek için kullanılan kostümle belirlendiyse, şu ifade uygun olacak- tır: Şeytan yalnızca bir kostümdür; her ne kadar onu giyenlerin de- rilerinden ayrılamaz duruma gelmiş olsa da.
Kilise ile İmparatorluk Şeytan'ı kendi amaçları için kullandıy- sa, bu, sinik inançsızlık anlamına gelmez. Tam tersine Şeytan inan- cı gerçekti ve hala da gerçektir. Günümüzde Papa VI. Paul ile Papa il. John Paul, gerçek Şeytan'a duyulan inancı onaylamaktadır. Der Spiegel dergisinin 22 Aralık 1986 tarihli sayısında, Vatikan Kardi- nali Ratzsinger'in sözlerine yer veren
Reklam
Ama Şeytan, Hıristiyan kiliselerinin ve imparatorların Albi sap- kınlarına ve Hussit'lere (Rusçular) karşı yaptığı haçlı seferlerini; Brescia'lı Arnold ve filozof Giordano Bruno gibi eleştiri yapanla- rın öldürülmesini; kişisel güvenliği bizzat Kutsal Roma İmparatoru tarafından garanti altına alınan Hus'ın yakılmasını ve Servetus'un, Protestan Refonnasyonu 'nun bir lideri olan Calvin tarafından Ce- nova' da yakılmasını gerekçelendirmiştir. Bu aldatıcı yaratık, Şey- tan, bilgili bir Papa olan IX. Gregorius 'un kurbağa dili emen sap- kınlar hakkında Almanya Kralı'na yazmasını sağlamış; Yahudileri ve Manicileri lağım çukuru sakinleri diye adlandırması için Leo'yu kışkırtmış; kutsal bilgelik kendisine yol gösterdiğinden İmparator Theodosios'un bütün sapkınları idam edeceğine dair vaadinin hale içine alınmasını haklı çıkarmıştır
Signorelli'nin eseri, bir başka Şeytan teması seçeneğinin haber- cisi olmuştur: Satanizm konulu çağdaş yazılarda ve resimlerde yay- gın olan cinsel fantezileri ve sadist dürtüleri ifade etmek için kulla- nılan bir çerçeve. Seyirci dehşete düşmez; büyülenir. XIX. yüzyılın sonlarında üç sanatçı eserlerinde, Şeytan'ın ve Cehennem'in cinsel ve sadist yönlerini kullandı: İngiltere'de eğlenceli sapıklığıyla Aub- rey Beardsley; Japonya' da sert sosyal eleştirileriyle Kawanabe Gyo- sai; Belçika'da da alaycı, dine küfreden satanizmiyle Felicien Rops.
Cehennem'de şehvetli çıplak kadınları gösteren eski resimler gizli erotik bir cazibeye yer vermiş olabilir; oysa Signorelli kadın- larının duruşları bugünün piyasasında sadomazoşist fetiş resimleri için uygun olurdu. Çoğu pasif ve erişilebilir olan (bazıları endişe- liyken sadece bir tanesi çektiği acıyı yansıtmaktadır), eli kolu bağ- lı ve çaresiz güzellere yalnızca, görünüşte şeytan olan, sının gibi, dinç, orta yaşlı erkekler acı çektirmektedir; genç ve atletik erkek- lerse çok daha fazla korkuya kapılmış gibidir. Homoerotizm ve cin- sel sadizmin t'tkisi altında kalmış insan vücudunu teşhir etme me- rakı, bu eserin kısa bir tanımlaması olabilir
Yahuda' nın İhaneti, Kıyamet Günü'yle aynı Arena Kilisesi'nde yer alan İsa'nın Hayatı dizisinden bir sahnedir; ama büyük bir eser olan Kıyamet Günü'nün tersine, bu Yahuda freskini Giotto tek ba- şına yapmıştır. Yahuda elinde henüz aldığı gümüş kesesini tutmak- tadır; arkasında pençeye benzer eliyle Yahuda'nın sağ omzuna do- kunan Şeytan vardır. Freske bakın (res. 60); ama ikonografiyi unu- tun, teolojiye boş verin, öyküyü de görmezden gelin. En çarpıcı fark, teknikle ilgilidir. Yahuda da dahil dört adam, Giotto'nun ken- dine özgü natüralist tarzında resmedilmiştir: adamların cüppeleri, uzamı dolduran gövdeleri, hareketleri, yüzleri, psikolojik ve fizik- sel etkileşimleri
Reklam
Cehennem işkencelerinin ardında - Winchester Zeburu 'ndan Giotto'ya kadar - sadece teoloji ya da sapkın hayaller değil, ger- çekten tasarlanan ve yasal olarak kulİanılan işkence aletleri de var- dır. Tevrat'taki kemik-kıran, gerçek bir kemik-kıran resmidir (res. 52). Yerde duran kesilmiş el de başka bir gerçek uygulama ayrıntı- sıdır. Giotto hem su işkencesini' ve hem de "spine-roller"ı" göste- rir (res, 56, 57). Şeytanların yüzyıllardır sürekli olarak kullandıkla- rı tırnaklı demir, işkencede kullanılan aletin aynısıdır. Ayrıca suçlu- ları çıplak bir şekilde sokaklarda kamçılamak, sanatçıların duyabi- leceği ya da görebileceği bir olaydı. Gerçekle gerçekdışının ve ger- çek işkence yöntemlerinin hayali bir sahnede böyle tuhaf bir şekil- de birleştirilmesi, birçok Cehennem resminin belirleyici bir unsuru- dur. Cehennem' deki işkencelerin çoğu zaman, zamanın uygulama- larının gerçek temsilleri olduğunu çok az kişi fark etmiştir. Bu da, şeytan gerçek görünmese bile cezaların ve çekilen acıların gerçek görünmesinin nedenini açıklar.
Restore edilen, Bourges'taki ikinci Kıyamet Günü (res. 55) de çıplakları güzel bir şekilde ifade etmiştir ve buradaki şeytanlar Conques ya da Autun 'dakilere hiç benzemez. Satan ve yardımcıla- rı çıplaktır; birçoğunun insan vücudu vardır; kanatlan, pençeleri, tüyleri yoktur; ama penislerinin yerinde fallik yılanlar vardır. La- netlileri, Cehennem Ağzı'nın alevleriyle ısınarak kaynayan bir ka- zana atarlarken, hayvan kafaları, çıkık açık ağızları ve üvendireleri Satan ve yardımcılarını teşhis etmemizi sağlar. Satan tamamıyla sa- kallıdır; kendinden emin Mikael'in taşıdığı teraziyi izlerken elinde bir çatal tutmaktadır. Mikael koruyucu ve insancıl, Şeytan ise hay- vanidir; yine de çift bu tabloda işbirliği içindedir: Kıyamet Günü mekanizması usulca işlemektedir.
Şeytan'ın görünüşündeki bu çeşitliliğe getirilen genel açıklama, Şeytan'ın yapısının böyle olduğudur: Şeytan bir sürü şekle girer. Shakespeare'in Hamlet'i bunu biliyordu. Ölen babasının ruhu orta- ya çıkıp nasıl öldürüldüğünü açıkladığında Hamlet önce ona inanır; ama bir ıın düşünüp mantığını kullandığında kendi kendine şunları söyler: ... Gördüğüm ruh Bir şeytan olabilir ve şeytan Çekici bir şekle girebilecek güce sahiptir ..
Gislebertus'un St Lazare'daki Şeytan'ının tipik olarak alev al- mış saçları, tırnaklı demiri, kanatları, pençeli ayaklan, kuyruğu ve boynuzları yoktur. Klasik heykellerde ya da resimli Zeburlarda veyahut da Mahşer dizilerinde bu Şeytan'a benzer bir şey bulun- maz. İnanılmaz olduğu varsayılsa da, Gılgamış 'ın yendiği iblis olan Humbaba olarak teşhis edilmiş bir figür tipi olası bir modeldir. M.Ö. VII. yüzyılda yapılmış bu çömlek Humbaba kafası da, bu Şeytan'la aynı açık ağzı, görünen dişleri ve çizgili yüzü gösterir (res. 48). Çizgili gövdenin en açık örneği Mezopotamya'daki kor- ku salan iblis Pazuzu'nun temsilinde de görülebilir. Mezopotam- ya'daki iblis heykellerinin görünüşlerinin bin yıldan uzun bir süre sonra bile değişmemesini açıklamak zordur. Burada, Bes kültünü Kıbns'a yayan Fenikeliler rol oynamış olabilir. Amathus'ta VI. yüzyıldan kalma Kıbrıs mezarında, bir iblis başıyla birlikte Bes'in başı da bulunmuştur.
Reklam
Melekler seçilmişleri lanetlilerden ayırır. Kutsanmışların yuvar- lak şekilleri, lanetlilerin sivri açılı organları ve bulundukları aşın rahatsız durumlarla tezat oluşturur. Sağdan ikinci lanetli ruhun elin- de bir bıçak vardır: Öldürme ayini için hazır olan Yahudi'dir o ve elinde kirlettiği Kutsal Ekmek vardır. Ortodoks Hıristiyanlar arı üretimini artırmak, lahana yapraklarını korumak ve insanları baştan çıkarmak (öpmekte olduğu "kadını Aşai Rabbani ayininin erdemiy- le kendi arzularına çekmek"150 isteyen bir rahip kadının ağzına Kut- sal Ekmek vermiştir
Gerçek ortaçağ dünyasında Şeytan neyin yerini tutuyordu? Yer- yüzündeki kayıp ruhları kim yargıladı, ayırdı ve cezalandırdı? Ce- vap, Engizisyon mahkemesi, İmparatorluk'a ve Papa'ya ait güçler. Her ne kadar Aries, Kıyamet Günlerinin "ahiretbilimden yargı me- . kanizmasının lehine" değiştiğini söylese de, ona göre asıl itici güç, sapkınları avlama ve engizisyon faaliyetlerinden çok, ortaçağ dün- yası genelinde yükselen kanunlara bağlılık bilinciydi. 147 Sapkınlar Şeytan'ın kullandığı araçlar olarak tanımlanmıştır ve düşen melek- lerle şeytanları gösteren bazı ilk temsillere sapkınların yüzlerinin çizilmiş olması da mümkündür. Ama bu Kıyamet Günü'nün Şey- tan'ı için doğru olamaz, çünkü orada Şeytan Tanrı'nın kullandığı bir araçtır. Ne Katharlar ne de Yahudiler lanetlileri cezalandırmış- tır. Giotto'nun Kıyamet Günü'ne döndüğümüzde, Şeytan'ın işken- ce etmek için kullandığı aletlerin, sapkınları cezalandırmak için kullanılan aletlerle aynı olduğunu görürüz.
Araf öğretisi 1 274 yılına kadar resmiyet kazanmadı. Her ne ka- dar sonradan, ilk Papazların yazılarının Araf' a gönderme yaptığı yorumlan getirilse de, Fransız tarihçi Le Goff, "Araf' (purgatori- us) isminin ilk olarak XII. yüzyılın ikinci yansında kullanıldığını keşfetmiştir.146 Birçok insan için, ikili düzenden (Cehennem ve Cennet) üçlü düzene geçiş (Cehennem, Araf ve Cennet), 1150 ve 1 250 yıllan arasında gerçekleşti. O zamana kadar bütün büyük Ro- manesk ve Gotik Kıyamet Günü alınlıkları bitirilmişti.
XIII. yüzyılda yapılan Soriguerola mihrap resminde Mikael'le yarışan Şeytan'ın, 1500 yıl öncesinin Mısır kıyafetlerini giydiğini hiç kimse fark etmemiş gibidir (res. 34). Geçenlerde yapılan bir araştırma, Kitabı Mukaddes 'le ilgili ilk resim tomarlarının Mı- sır' dan geldiğini, papirüse çizildiğini ve Hıristiyan sanatını büyük ölçüde etkilediğini iddia ediyor.144 Soriguerola ustası, Mısır'a özgü . dinsel ayinlerin bir örneğini edinmiş olmalı. Her ne kadar sanatçı yaratıcılığını kullanmadan Mısır shenti'sini aklında tutmuş olsa da, bazı belli, geleneksel değişiklikler yaptığı kesin. Hıristiyan örne- ğinde, insanoğlunun yaptığı iyi işler, kötü olanlarla karşılaştırilır. Hıristiyanlar Maat'ı kullanmak istemeyeceği için de, Maat'ın tüyü küçük bir şeytanla değiştirilir. Küçük şeytan terazinin bir kefesin- de, yargılanacak ruh öbür kefesindedir. Ruh aşağıya inerse (yaptığı iyi işlerin ağırlığı, küçük şeytandan ağır basarsa), o zaman bu ruh kurtulur ve kutsanmışlara katılır. Küçük şeytanın bulunduğu kefe alçalır ve ruh yükselirse o ruh lanetlenir. Fizik kuralları açık olma- yabilir; ama yargılamanın böyle gerçekleştiği düşünülüyordu. İşte arkadaşı olan küçük şeytanın kefesini çekmeye çalışarak hile yapan bir şeytan görmemizin nedeni de budur. XIII. yüzyıla gelindiğinde bu durum, resimlerde ve dini tiyatro oyunlarında çoğu zaman gü- lünç bir sahne olmuştur
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.