Dünyanın bizim yaşadığımız yüzünde, yaşamları ölçülebilir değerler içine hapsedilmiş, farklılıklara ve değişikliğe tahammülü olmayan insanları başka nasil anlatabilirdim ki? Üstelik, uzaklık ve yakınlık ölçülebilir şeyler değil. Bazen karşımda duran biri benden kilometrelerce uzakta olabilir…
İnsanlar gölgelerini çağrıştıran davranışları başkalarında gördüklerinde genellikle eleştirme ve yargılama eğilimindedir. Tepkilerinin aslında kendi karanlık yönlerine karşı olduğunun farkında olmaksızın.
Siyahın olabilmesi için beyaz gereklidir ya da bunun karşıtı. Ancak kendini siyahından uzak tutmaya çalışan beyaz, zamanla bunun bedelini kirlenerek öder.
Bizler doğadan uzaklaştıkça yalnızlaştık ve birbirimize daha muhtaç hale geldik. İhtiyacımız arttıkça çevremizdeki insanlara yüklediğimiz beklentiler arttı, beklentiler arttıkça birbirimize ulaşmamız zorlaştı ve sonuç daha da artan yalnızlık, boşluk ve anlamsızlık oldu.
Mülkiyet tutkusu: Bu tutku sadece mülk, para gibi nesnelerle sınırlı olsaydı umudumuz olabilirdi, ama birbirimizi mülkümüzmüş gibi algılama olgusunun aşılması çok zor.