Kalbimizin derinliklerine baktığımızda hepimizin istekleri benzerdir:
Ciddiye alınmak isteriz. Önemli olmak isteriz. Kendi yaratıcı süreçlerimizin peşinden koşacak kudrete ve özgürlüğe sahip olmak isteriz. Çevremiz tarafından sayılmayı, başarılarımızın onaylanmasını isteriz.
//Anne sevgisi eksikliğinin nedenlerini ve doğurduğu sonuçları okuyabilirsiniz// :
"Anne sevgisi eksikliği erkek ve kadın bireyler için benzer etkilere yol açabilse de cinsiyete göre değişiklik gösteren durumlar da gözlenebilir.
Erkekler için annelerinin belirgin özelliklerini taşıyan kadınlara karşı yakınlık duymak, ilişkiyi daha ciddi bir boyuta taşımada tedirginlik yaşamak;
Kadınlar içinse anne sevgisizliğini sadece kendisinin yaşadığını düşünerek kendini yalnızlığa hapsetmek ve yeterince iyi olmadıklarını düşünerek sevgiyi hak etmediklerine inanmak gibi etkileri gözlenebilir. Bunun yanı sıra bireyin kendisi ebeveyn olduğunda annelik sorunları yaşanabilir."
Marianna Pogosyan, iyimserlik ve karamsarlık hakkındaki mitleri incelerken bir kişinin tamamen iyimser veya karamsar olmadığını söylüyor. Örneğin sosyal hayatımız veya yeteneklerimiz konusunda iyimserken, ülkenin geleceği veya ekonomi hakkında karamsar olabiliriz.
Yakın ilişkilerimiz konusunda iyimserliği zorlamamız gerekir Çünkü ilişkiler kırılganlaşabilir ve yanlış kehanetlerimiz gerçeğe dönüşebilir.
Pogosyan, iki öneri sunuyor:
- Yaşamınızda her şeyin yolunda gittiği zamanları düzenli olarak düşünün. Bu sayede olumsuzluğa meyilli beyninizin, olumlu halleri de hesaba katmasını sağlayabilirsiniz.
- Her durumu farklı şekillerde algılamaya ve çerçevelemeye çalışın, böylelikle hiç olmazsa kendinize başka bir perspektiften bakma şansınız olduğunu hatırlatmış olursunuz.
Travma bize ne yapar, biliyor musunuz,” diye sorar Psikiyatrist Paul Conti; “en çok ihtiyacımız olanları bizden uzak tutar.”
Travma, en önemli üç varsayımımızı parçalar:
Dünyanın güvenli olduğuna yönelik varsayımımız.
Hayatın anlamlı olduğuna dair varsayımımız.
Kendimizin değerli olduğuna dair varsayımımız.
Araştırmalar gösteriyor ki, pozitif düşünceler (“ben başarılı bir insanım” gibi) yalnızca onlara ihtiyaç duymadığımızda işe yarıyor. Bu yüzden, negatif düşüncelerimizi pozitif olanlarla değiştirmeye çalışmak psikolojik katılığın başka bir versiyonu aslında. Kendinizi başarısız hissederken “ben başarılı bir insanım” düşüncesini zihninize yerleştirmeye çalışmanız kendinizi aslında daha kötü hissetmenize yol açıyor. Çünkü, sinir sistemimiz “sil” düğmesi içermediğinden düşüncelerimizi yeniden yapılandırmak ve düzenlemek son derece karmaşık ve zahmetli bir süreçtir."
Duygusal açıdan olgunlaşmamış, yetersiz ve hayatını iyi kuramamış bir anne babadan doğduysanız, hayatınız boyunca çabalayacak, zorlanacak ve tırnaklarınızla kazıyarak bir yerlere geleceksiniz demektir. Bu hem çok zor hem de çok gurur verici bir varolma savaşı olacaktır.
Ne mutlu duruşunu ve yürüyüşünü hiç bozmayanlara
Yola çıktığı ilk gün sahip olduğu idealleri bugün de aynı heyecanla koruyabilenlere
Yola birlikte çıktıklarını, küçük dünyalıklar için yolda bulduklarına değiştirmeyenlere
Kendine ve inandığı değerlere asla yabancılaşmayanlara. /alıntı
Kalite tesadüf değildir. Kalitesizlik de öyle. Bazı insanlar makamla, yetkiyle, menfaat ağlarıyla bir süre çaplarını olduğundan çok daha büyük gösterirler. Buna güvenip pervasızca yanlış işler yaparlar. Ama er veya geç varsayılan çap ayarlarına dönerler ve gerçekler ortaya çıkar./ALINTI