Plaseboların etkili olabilmeleri için, yalan söylemeniz, etkin tedavi almadıkları halde öyle olduğunu düşünmeleri için hastaları kandırmanız gerektiği kabul edilegelmiştir.
Stres, beyni çeşitli yollarla yeniden yapılandırarak insanları daha da dezavantajlı, olumsuz ortam koşullarıyla mücadeleye sokar ve ömür boyu çekecekleri kronik hastalıklara zemin hazırlar.
Herkes etkilenebilir, ancak sizi kimin ya da neyin hasta edebileceği, büyük ölçüde sosyal ve kültürel altyapınıza ve sizin için neyin inanılabilir olduğuna bağlıdır.
Güvendiğimiz birinin bizi rahatlatması önemsiz bir lüks değildir. Doğru sözcükler agresif tıbbi müdahalenin yerini tutabilir ve fiziksel sonuçları değiştirebilir.
Zihin, dünyayı tozpembe görmek dışında herhangi bir çaba harcamayı gerektirmeksizin hastalıkları iyileştiren, her derde deva bir şey olarak pazarlanıyor.
Zihnimizin fizyolojimizi nasıl etkilediğini ve yansıttığını anlayarak belki sonunda bu paradokstan kurtulabilir, bedenimizle yanılgılarla değil kanıta dayalı bir uyum içinde yaşayabiliriz.
Biyolojimizin psikolojik, duygusal ve ruhsal sağlığımızla iç içe geçtiği bir modeldir. Görünüşe göre bunların bütünü, hücrelerin ve moleküllerin ötesine geçen, insanlığımızı da kapsayan farklı türde bir iyileşme sağlıyor.