Yolculuğun hız kesmeden devam etmesi, Garionun kendisi hakkında yeni olaylar öğrenmesi, ve bizlerinde evren hakkında yeni bilgiler aldığımız ara kitap diyebilirim. En sonda taşı almak dışında pek abartamadım
Serinin 3. kitabında olaylar tüm hızıyla, heyecanıyla ve karmaşıklığıyla devam ediyor. Bu serinin en sevdiğim yanı kurgusu çünkü ne olacağını asla tahmin edemiyorsunuz. Bunlara ek olarak çok sürükleyici bir hikayesi var. Belgariad serisini her okuduğumda 'Keşke sinema filmi çekilseydi dedim. Çünkü Yüzüklerin Efendisi' nden daha güzel olduğunu düşünüyorum. Kitabın en güzel yanlarından biri de betimlemeleri, çünkü gereksiz, aşırı bunaltıcı ayrıntılara boğmadan, olayları zihninizde canlandırmanızı sağlayacak, tam ölçüde betimlemeler yapılmış. Bu çok hoşuma gitti. Kendisi favori serimin ilk kitabıdır. Yeni bir okur olduğum için bildiremedim ama bendeki kitap ilk basım 1999 yılı basımı. Fantastik severlere kesinlikle tavsiyemdir.
Diğer kitaplara nazaran biraz daha tempolu ilerleyen ve merak ettiren bir kitap oldu. Garionun gelişimini artık daha yakından görmeye başladık. Serinin 3.kitabı olduğu için yapacağım en kucuk yorum spoilera kaçabilir diye incelemeyi kısa kesmek istiyorum.
David Eddings'in Belgariad serisinin üçüncü ktiabı. Seri beş kitaptan oluştuğu için artık macerada önemli bir mesafe kaydedilir. Ama henüz tam açıklanmayan olaylar da var. Bu arada hep olduğu gibi yazar keyifli diyalogları, kahramanların arkadşlıkları ile okura keyifli anlar yaşatmaya devam ediyor.
Ayrıntılar: kitapokurum.blogspot.com/2018/04/david-e...
Belgariad serisinin genel incelemesini ve tüm kitapları hakkındaki ayrı ayrı incelemelerimi tek bir yazıda bir araya getirdim, okumak için; adastraperaspera2.wixsite.com/adastraperasper...
~~~
Üçüncü kitap Sihirbazın Tuzağı’nda artık seri de hızlanmaya başlıyor diyebiliriz. Bol bol yolculuk, yeni keşifler ve tanrılarla buluşmalar var bu kitapta. Artık Aldur’un taşını almaya adım adım yaklaşıyoruz. Ve kitaplar da git gide Garion’un kendisi hakkındaki gerçekleri keşfetmesine şahit oluyoruz. Grubumuzun diğer üyeleri de ne kadar maceranın içerisinde olurlarsa olsunlar biraz karanlıkta bırakılmışlar, onların da bu macerayla birlikte neden burada bizimle birlikte olduklarını öğreniyoruz. Hemen hemen.
Git gide sona yaklaşmak gerçekten beni üzüyor, serinin devamı olduğunu bildiğim için mutlu olsam da bir şeylerin sona eriyor olması beni hep çok üzüyor. Şimdi birlikte dördüncü kitap olan Büyülü Şato’dayız. Artık bu kitap Garion mirasına kavuşuyor ve Belgarion oluyor. Geçmişini kabulleniyor, gerçi geleceğini kabullenmekte oldukça zorlanacağını söyleyebiliriz. Belgarion’un zihnindeki ikinci bilinç bizi birçok konuda aydınlatmaya devam edecek, Kehanet’e ise git gide yaklaşacağız. Bu kitapta Dönek Zedar’ın kaçırdığı ve grubumuzun Emanet adı verdiği minik kalp ve Taiba ile yolumuza devam ediyoruz. Belgarion’un akrabalarına ufacık bir ışık da tutuyoruz diyebiliriz.
Heyecanı ve aksiyonu ilk iki kitaptan fazlaydı. Karakterleri daha iyi tanımamızla ve yeni karakterler eklenmesiyle olay örgüsü iyice yerine oturmaya başladı. Kehanetin ne olduğunu tam olarak bilmesek de öğrenmeye başladık. İlk iki kitaptaki gibi güldüren güzel diyaloglar vardı ve üç kitap arasındaki en akıcı olanıydı.
*spoiler*
Tam spoiler sayılmaz ama polgara veya belgarat relg'e bi güneş gözlüğü yaratamaz mıydınız be:)