Ne hoştur insanın bir gül açası,
Koşan göklerde kuş gibi uçası,
Bulutlarla yağmur olup ağlamak.
Gitmek, sona ermeden... bir zamanda...
Başıboş bir tekne gibi ummanda;
Fırtınalarda ne yelken, ne bayrak.
Bilir misiniz, bizden uzaktakiler
Neler taşır size her gün şu gemiler?
Aşarak binbir dağdan, engin denizden,
Bilmedik yerdeki kardeşlerinizden
Umutlar.
Ve sen, güneşi altın bir manto gibi giyerek, Eteklerinde bir yaprak nehri sürükleyerek
İlk yağmurlar altında ve son çiçekler üstünde
Oynar gelin gibisin bu göçebe düğününde...
Ya sen! ey sen! esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.