Aşiretler, töreler, namus davaları... Ve bunların altında ezilen kadınlar erkekler... Evet sadece kadınlar değil bir şeyleri yapmak zorunda bırakılan erkeklerde törelerden nasibini alıyor. İçim yana yana, gözümde yaşlarla okudum Elif'in yaşadıklarını. Elifle beraber kızdım, nefret ettim, acı çektim. Bir anne baba evladını üstelik de elinde olmayan bir durumdan dolayı nasıl reddeder anlamadım. Kucak açması gereken kendi ailesi reddederken, nefret etmesi gereken ailenin Elife kucak açmasını ve Elif'in kendini yeniden yaratışını hayranlıkla okudum. Fırat' ın vicdan azabını, pişmanlığını, acı çekişini ve kendisini affettirmek için yıllarca çabalamasını acıyarak okudum. Yazarın kalemini, duyguları yansıtma şeklini seviyorum. Hani uzun soluklu okumalarda roman karakterlerini aileden biriymiş gibi görür de kitap bittiğinde ayrıldığınıza üzülürsünüz ya işte öyle bir okuma oldu benim için. Her şeye rağmen Diyarbakır'ı ve konakta yaşayanları özleyeceğim.