Biz insanlar ne büyük acılara, ne büyük mutluluklara dayanıyoruz, çünkü bu acılar ve mutluluklar küçük olaylardan oluşmuş büyük bir sis tabakasına bürünerek geliyor. Yaşam bu işte. Sis.
"Hemen bütün insanlar bilmeden sıkılırlar. Sıkıntı, hayatın temelidir ve biz oyunun, eğlencelerin, romanların ve aşkın keşfedilmesini yalnız sıkıntıya borçluyuz. Hayatın sisi, tatlı bir sıkıntıyla karışır; tatlı sert bir likör gibi. Ve her Allah'ın günü bütün bu entipüften olaylar, zamanı öldürüp hayatı uzattığımız bütün bu hoş eğlenceler, çok tatlı bir sıkıntıdan başka nedir sanki? Ah Eugenia, Eugenia! Benim şiddetli ve bilinmeyen sıkıntımın çiçeği; rüyalarımda yanımda ol, içinde rüya gör, benimle rüya gör!"
“Düşünüyorum, o halde varım" dedi içinden Augusto. "Düşünen her şey vardır ve varolan her şey düşünür. Evet, varolan her şey düşünür. Varım; ki düşünüyorum.”