Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Eski Sis Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sis sözleri ve alıntılarını, en eski Sis kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayat, tanrını gördüğü bir rüya mı yalnızca?
Doktorlar ikilem içindedirler: Ya hastayı öldürmekten korktukları için ölüme terk ederler ya da ölüp kalır korkusuyla onları öldürürler.
Reklam
İnsanların eşyalarından birini kullanmak zorunda kalması bir mutsuzluk, diye düşündü Augusto, onları kullanmak zorunda kalmak. Kullanma bozuyor, hatta bütün güzelliğini yok ediyor. Nesnelerin en soylu görevi seyredilmektir.
Burada, bu zavallı yaşamda Tanrı'yı sömürmekten başka yaptığımız bir şey yok; tüm kötülüklerden bizi koruması için bir şemsiye açar gibi açmaya kalkıyoruz onu.
‘Peki şimdi, nereye gidiyorum? Sağa mı sola mı döneyim?’ Çünkü Augusto yaşamda yolculuk etmiyordu, dolaşıyordu. ‘Bir köpek geçmesini bekleyeceğim,’ dedi kendi kendine, ‘sonra onun yöneldiği ilk yola sapacağım.’
‘Ama bu çocuk,’ diyordu Augusto, düşünmekten çok, kendi kendine konuşarak, ‘yere eğilmiş ne yapıyor ki? Karıncaları seyrediyor, kesin! Karınca, püf! En iki yüzlü hayvanlardan biri! Dolaşmaktan başka bir şey yapmaz ve bizi çalıştığına inandırır.'
Reklam
Çok yolculuk yapan, vardığı yeri arayan değildir, ayrıldığı yerden kaçarcasına çekip gidendir.
Cebinize sığanı kafanıza, kafanıza sığanı da cebinize sokmayın.
Saçma hayal gücü beni nerelere sürüklüyorsun?
Beşikten çıkıp geliyor keder bize Ve beşikten geliyor sevinç de...
Reklam
İnsanoğlu olaylarda ve yazgısının değişikliğe uğradığı durumlarda doğuştan gelen kederi ve sevinci için gıda aramaktan başka bir şey yapmıyor. Aynı biçimde, doğuştan sahip olduğumuz durum ya keder ya da sevinçtir.
Kadınlar her zaman, görmeseler de kendilerine bakıldığını ve bakmadan da görüldüklerini bilirler.
-Beni mi çağırdınız, küçük bey? - diye sordu. -Hayır, seni çağırmadım. Ama dur bakayım, senin adın Domingo değil mi? -Evet, Küçük bey, -diye yanıtladı Domingo, kendisine sorulan soruyu hiç yadırgamadan. -Peki senin adın niçin Domingo? -Bana Domingo derler çünkü. "Pekala, çok iyi,“ dedi kendi kendine Augusto; ‘bize ne ad verirlerse adımız odur. Homeros zamanında insanların ve nesnelerin ikişer adı vardı: birisi insanların taktıkları ad, öteki de tanrıların verdikleri ad. Tanrı beni nasıl adlandıracak? Peki niçin öteki insanların bana verdikleri addan başka bir ad takmayayım kendime? Niçin Eugenia’ya başkalarının, kapıcı Margarita’nın söylediği addan farklı bir ad koymayayım? Ona ne ad koysam ki?’”
Savaş, insanoğlunun yeryüzündeki yaşamıdır.
Bu benim uysal, görenekçi, alçakgönüllü yaşamın küçücük binlerce gündelik ufak tefek nesneyle örülmüş Pindaros şarkısıdır. Gündelik yaşam! Günlük ekmeğimizi bize ver bugün! Ver bana Tanrım, günlük binlerce ufak tefek şeyi. Biz insanlar ne büyük acılara, ne büyük mutluluklara dayanıyoruz, çünkü bu acılar ve mutluluklar küçük olaylardan oluşmuş sis tabakasına bürünerek geliyorlar. Yaşam bu işte, sis. İşte yaşam bir nebülözdür. Şimdi bu nebülözden Eugenia ortaya çıkıyor. Peki ya Eugenia kim? Onu çoktandır aradığımın ayrımına varıyorum. Ben onu ararken yoluma çıkıverdi. Bir şey bulmak acaba bu mu? Birisi aradığı görüntüyü bulduğu zaman, bu, görüntünün arayışı sezinleyip ona doğru gelmesi değil midir? Amerika, Kolomb’u aramaya çıkmış olmasın! Eugenia da beni aramaya gelmedi mi? Eugenia! Eugenia! Eugenia!’”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.