Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyaset Felsefesine Giriş

Christian Ruby

Siyaset Felsefesine Giriş Sözleri ve Alıntıları

Siyaset Felsefesine Giriş sözleri ve alıntılarını, Siyaset Felsefesine Giriş kitap alıntılarını, Siyaset Felsefesine Giriş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ortak bir amaç yoksa, halk da yoktur."
Sayfa 34 - İletişim Yayıncılık
Zaten ulus ilkesine tabi kılınmış olan halk, kitlelere dönüştürülür.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
adaleti şehre getirmek ve şehrin birliğini korumak, Bir İyi'nin bilgisiyle yurttaşları eğiterek bu birliği inşa etme kaygısını güden siyaset adamları yetiştirmek değilse, nasıl mümkün olabilir?
Kilise Ve Ortacağ Teolojisinde Siyaset
"Platon'un Atina'daki Akademi'sinin Roma lImparatoru Justinianus tarafından kapatılması (IS 529), Batı Hıristiyanlığı çerçevesinde entelektüel yapıların, araştırmaların ve okumaların merkezinin yeniden belirleneceğini ilan eder. Pek yakında bayrağı skolastik teolojiye devredecek olan Latin Hiristiyanlığı, siyaset felsefesine pek iyi bilinmeyen ama nitelikli yeni bir konfigürasyon getirir. Imparatorluğun bölünmesi (Doğu-Batı, 395) ve ardından düşmesi (476) ile Konstantinopolis'in Türkler tarafından alınması arasında gelişen bu konfigürasyon, kültürel bir temele oturmuştur: Yunan felsefesine (Yakındoğu'ya ve Iskenderiye'ye sürgün edilmiştir), Yahudi felsefesine (Yahudilerin Ispanya'dan tehcir edilmesine kadar canlıdır, 1492) ve Müslüman-Arap felsefesine (Hicret'in 1. yılı Latinlerin 7. yüzyılna karşılık düşer) tepki olarak ortaya çıkar. Farklı bir kavramsal atılıma sahip olması dikkate değerdir. Ortaçağ Batı dünyası önce Tanrı'nın Kelamı'na, ardından teolojiye ayrıcalık tanır; Yunanlardan beri toplumsal bir gerçeklik olarak yerleşmiş olan felsefeyi ise onlara tabi kılar."
Sayfa 37 - İletişim Yayıncılık
Laikliğe geçiş süreci
"Medeni ilişkiler devlet adını aldığı, içkin bir akıl üzerine kurulduğu için, insan düşüncesi ilahiyatı kural olarak kabul etmez. Siyasal otorite vahye baglı değildir. Tanrı artık erkin ya da siyasetin teminatı olan birliğin kurucu kökeni değildir. Bunu düşünmek için, bazılarının otoriteyle başlarının belaya girmesi pahasına yaptıkları gibi (diri diri yakılan Bruno, aforoz edilen Spinoza, Luther ortodoksisine muhalefet eden Pufendorf vd.), tanrıtanımaz ya da maddeci olmak gerekmez. Siyasal gövdenin kendi yasaları olduğunu (Tanrı var olsun ya da olmasın) ve Tanrı'nın iki kere ikinin dört etmesini değiştiremeyeceğini bilmek yeter. Siyaset, yöntem sayesinde açığa çıkarılabilecek içkin bir anlama dayanır. Hukuk yeni bir meşruiyetin kanıtını ortaya koyar. Modern siyaset felsefesi iktidar bilmecesiyle insan dünyası sınırları dahilinde yüz yüze gelmek suretiyle, iktidarın uygulanmasıyla ve sağladığı birlik parodisiyle ilişkili şiddetii gün ışığına çıkarır. İktidarın kararlarını başka kılık altında sunmak ve tebaanın itaatini sağlamak için ileri sürdüğü haklılaştırmalar, aklın düşürebileceği birer maskedir. Buna karşı modern düşünce, otoritenin ardında gizlendiği karanlığı dağıtarak, proje perspektifini icat eder."
Sayfa 66 - İletişim Yayıncılık
Yunan Felsefesinde siyasal olanın saygınlığı
"Yunan filozoflarının gözünde siyaset, daha en baştan insanın bir şehir varlığı ve dolayısıyla bir yasa varlığı olduğunu kabul etmesi nedeniyle, diğerleriyle aynı kefeye konulabilir bir soru değildir. Politika (politeia, yani şehir hayati, ama aynı zamanda erklerin düzeni ya da anayasa, polis'ten (şehir, tek bir yasanın oluşturduğu bir bağ] türemiş bir terimdir) bir savın gerekçesidir: Yurttaş şehir-devlete bağımlıdır. İşte felsefe, bu savla, kamu meydanına çıkar."
Sayfa 13 - İletişim Yayıncılık - 2012
Reklam
"Fransız Devrimi, kuşkusuz, siyasete ve aynı zamanda tarihe dokunan felsefi düşünüşü kamçıladı. Bu devrim, Fransız olsun ya da olmasın, herkeste modern zamanların özgünlüğüne dair keskin bir bilinç uyandırdı. İşlerin pratik tarafında devletin örgütlenmesi gereği ağır basarken, kuramsal tarafta-hâlâ Aydınlanma felsefesi çerçevesinde eğitilen-zihinler de, aklın kuramsal bileşenine ayrıcalık tanımaksızın aklın kurumlaşması gereğine odaklandılar. Ilk bakışta, modern meşruiyet ilkesinin değer kazanmasının yarattığı tedirginlikler azaldı. Ama-ortak belleğe yerleşmiş-simgesel tarih olan 1789, siyaset felsefesinin görevinin değiştiğini ilan eder: Doğal hukuk ya da genel irade, toplumsal ilişkinin temeli, itaat ya da hakların ferağı gibi sorunların ötesinde, dikkatler hükümetin biçimine ve yurttaşların oluşumuna, kalabalıkların hareketleri ve tutkularına, yeni yasayla açık bir biçimde-ama belki yalnızca görünüşte-birleşmiş olan siyasal gövdenin titreşimlerine odaklanır."
Sayfa 93 - İletişim Yayıncılık - Fransız Devrimi
Doğal hukukun icadı
Öyle veya boyle,zorluk şudur:İlahi hukukun meydan okumasına karşılık verebilmek için,doğal bir toplumculuğun var olup olmadığını sorununu aşmış olmak,siyasal toplumun her durumda kökten bir durum değişikliğini beraberinde getirdiğini göstermek gerekir.Siyasal toplum basit bir güçler boynundan degil,her bir kişinin bizzat bağlandığı ve bu bağla ürettiği bir medeni halden kaynaklanmaktadır.Fiili özgürlük,devletin teminat altına aldığı ,odak noktası yurttaş olan bir hukuk sistemine dayanır.
Sayfa 78 - iletişimKitabı okudu
Lev Troçki (1879-1940)
"Avrupa'da büyüyen devrimci sosyalist pasifizm, yüzyılın başından beri bu degişime tanıklık eder. Birçok kaynaktan beslenir: Marx'ın bazı tezleri, 19. yüzyılın çeşitli sosyalizmeri, anarko-sendikalizm ve belli bir insancıl ya da romantik barışçılık. Tam ifadesini Birinci Dünya Savaşı'nın ortasında bulur. Lev Troçki (1879-1940) bir manifestoda barış için seferberlik çağrısı yapar: "Bu savaş bizim savaşımız değildir," der. Daha sonra, "Avrupa'nın proleterlerine" hitap eden bir ikinci manifestoda, savaşın sorumlusunun kapitalizm, patron örgütleri, kapitalist basın ve Kilise olduğunu öne sürer. Eşzamanlı olarak, barış seferberligini proleter halkın iktidarı ele geçirmesine dönüştürür."
Sayfa 123 - İletişim Yayıncılık
Spinoza'nın batıl inancı kınaması
"Ama kutsallıktan arındırmayı sonuna vardırmak için, bilgi, batıl inanç ve doğaya dair tastamam bir kurama ihtiyaç vardır; ayrıca hayat yoluna dair genel bir kavrayış. Filozoflar uzun bir deneyimin sonunda şunu öğrendiler: Aklın çalışması, yalnızca insani ufka bağlı tam bir düşünce reformunu doğurabilir. Olgunlukla yeniden düşünülmüş, yeni kavramlara tercüme edilmiş eski sözcükler, şeylerin gidişini değiştirmeye yönelik vurgular bu anlayıştan doğar. Baruch Spinoza'nın (1632-1677) ölümü, Siyaset Incelemesi'ni (1675-1677 arasında kaleme alınmış) bitirmesine engel oldu; yine de gerisinde siyaset felsefesini otladığı bataklıktan (Birinci Bölüm) çıkarmaya aday on bir bölüm bıraktı. Spinoza kendini has anlamıyla siyasal yeni analiz ilkeleri geliştirmeye adadı: güç (potentia), erk/iktidar (potestas), doğal hak, devlet, çokluk, özgürlük (lkinci Bölüm). Üçüncü Bölüm'de siyasal anayasal ilişki olarak yurttaş-devlet ilişkisine dair kafa karışıklıklarını çözümler, ardından şehrin tutarlılığı meselesine özenle eğilir (Dördüncü Bölüm). Bu ilk kısım, çokluğun örgütlenmesi süreçlerine ayrılmış Beşinci Bölüm'le sonlanır. Sonra, siyasal rejimlerin incelenmesine ayrılmış Ikinci Kısım başlar; bu kısmın tamamlanmamış olması, bir anlamda Spinoza'nın demokrasiye eğiliminin tatmin olamadığının kanıtıdır."
İletişim Yayıncılık
Reklam
... en iyi hükümet az sayıda erdemli yönetenin hükümet olacaktır.
26 öğeden 16 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.