Bu tarz kitaplar bize, İmam Ahmed b. Hanbel‘in durduğu yerin, “Selefî“.kardeşlerimizin çizgisiyle örtüşmediğini görme imkânı veriyor.
İmam Ahmed‘in oğlu Abdullah, babasının, Efendimiz (s.a.v)’in saçıyla “tevessül“de bulunduğunu; onu öptüğünü ve içine daldırdığı kaptaki suyu şifa niyetiyle içtiğini söylemiştir.(XI, 212)
Ben Zehebî (v. 748/1374) diyorum ki: “İmâm Ahmed’i inkâr edip beğenmeyenler neredeler acaba? Abdullah bir gün, Allah Resûlünün minberi ve hücreyi nebi ile teberrük edenlerin halinden sormuş. İmâm Ahmed de: “Ben bunda bir sakınca görmüyorum” diye cevap vermiştir. Allah Hâricîlerin ve bid’atçilerin görüşlerinden bizleri ve sizleri muhafaza etsin.XI, 212.
İmam et-Tebarânî ile –kendisi gibi Hadis imamı olan– Ebû Bekr b. Mukrî ve Ebu’ş-Şeyh, Medine‘de bulundukları zamanlardan birinde, açlık içinde geçen birkaç günün sonunda Ebû Bekr b. Mukrî, “kabr-i saadet“e giderek, “Ey Ellah’ın Resulü! Açlık bizi perişan etti!” diye serzenişte bulunur. Medine‘de oturanlardan birisi aynı günün akşamı kapılarını çalar ve “Bizi Hz. Peygamber (s.a.v)’e şikâyet etmişsiniz. Rüyama geldi ve size yardım etmemi emir buyurdu” diyerek elindeki yiyecek dolu sepeti kendilerine verir…(XVI, 400)