Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sizin Yaşamınızın Kıyısından

Kolektif

En Eski Sizin Yaşamınızın Kıyısından Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sizin Yaşamınızın Kıyısından sözleri ve alıntılarını, en eski Sizin Yaşamınızın Kıyısından kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Madama Rozali’ye!
Sen de anlamışsın artık bir yere ait olamayacağını, susmayı, kaçmayı tercih etmişsin. Senin için yaşamak demek, gizlenmekmiş artık. Haritaların unuttuğu şehirlerin sessizliğinde nefes almakmış. Kaçmak, zifiri gölgelere sığınmakmış. Geride kalanları özlemek, yaşamak ve hiçbir yere ait olamamakmış. Sabırla, sessiz kalan sözcüklerin arkasına sığınmakmış.
Sayfa 34
Reklam
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Tam güneş doğacakken yağdırdığım yağmurun hesabını da soruyorsun bana. Biliyorum. Acımasızım, farkındayım. Güzel bir melodinin ortasında yanlışlıkla basılan zamansız nota gibi girdim hayatına. Yine özür diliyorum.
Sayfa 54
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Biliyor musun, şu an kendimi kör bir ışık gibi hissediyorum. Var gücümle her yeri aydınlatıyorum lakin kendime gücüm yetmiyor.”
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Oysa yirmi sekiz ne az geliyor değil mi? Yaşlar karaktersizdir. Gidin ve yıkılmak üzere olan harabe bir evde oturun. Yıkılmış bir ruh harabe bir evden çok daha acı doludur. O evde bir defa öleceksiniz belki fakat yaşlanmış bir ruhla her gün öleceksiniz. O halde her gün değil, bir gün ölün. Bileğinizin hakkıyla ölün.
Sayfa 55
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Korkma. Acımıyor. Kabullenilmiş çaresizliğin balerinliğini yapalı yıllar oldu. Bilirsin. Seni ateşe vermeden önce anlayacaksın ne olduğunu. Üzerindeki mürekkep ateşe kucak açıp seni yüzüstü bıraktığında öğreneceksin ne olduğunu. Sadece zaman. Çünkü zaman zehirdir. Önce yaşını zehirler, sonra hayatını.
Sayfa 56
Reklam
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Yerde anne karnına dönmek isteyen cüsseli anımsıyorum. Buruşup tekrar o boşluğa geri dönmek isteyişimi hatırlıyorum. Alışıyorum. Kapı açılıyor, içeriye dolan gölgeler üzerime kapanıyor ve yok oluyorum. Her şey silikleşiyor, birbirine giriyor, çamurlu botlar kıyafetime değiyor. Canım yanmıyor, sadece ölmeyi bekliyorum. Ölmüyorum. Tanrı’dan vazgeçiyorum. Hayat devam ediyor, ben geride kalıyorum.
Sayfa 58
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Geçenlerde yürümek için sokağa çıktığımda önümden geçen bir sürü boş bedene rastladım. Neden boş olduğunu mu merak ediyorsun? Çünkü hepsinin zihni devlet tarafından devre dışı bırakılmıştı. Evet, aralarından geçerken çok zorlandım. Sonunda ben de onlardan biri oldum. Aralarından geçerken virüsün bedenimi ele geçirdiğini zannetmiştim. Acınasıydı. Büyük umutlarla başladığım romanın ilk sayfasını zorla okuyarak bir çırpıda kapatma ritüeli gibi acınasıydı. Alışmıştım.
Sayfa 58
Zamanın Koynundaki Mahkûm
Sıkıyönetim vardı. Sokak asker kaynıyordu. Bot sesinin yağmur sesinin altında hükmedici etkisi vardı. Kucaklarında sımsıkı tuttukları silahları yüreklerine dönüktü. Belki de yüreklerindeki vicdanın sesini öldürüyorlardı. Bir yandan sessizlik içinde büyük bir patlama vardı. Onların zihinleriydi. Onların susturulmuş özgürlükleriydi. Son sayısını vermek üzere gibilerdi: Kaybedecek hiçbir şeyleri yoktu fakat kaybedemeyecek kadar büyük fikirlere sahiptiler.”
Sayfa 59
inan
Hüzün, saçlarımdan çıkan beyazlar ile kendini somutlaştırıyordu.”
Sayfa 78
Reklam
Bebeğime
“Dalından koparılan bir çiçeği suya koyup büyümesini beklemek… Sana kendimi ancak böyle tanımlayabilirim. Kaybettiğim her şeyin hikayesi çok sevdiğimi zannederken başladı. Nasıl sevilir inan bilemiyorum. Bir çiçek nasıl sevilir? Bir insan nasıl sevilir? Seni seviyorum diyen herkesin bir veda şarkısı çalınıyor kulaklarımda… Seninle arınıyorum şimdi. Tüm kırılganlıklarımla benim işte bu. Bana benzeme küçüğüm, anlıyorsun değil mi? Ben şimdi bir parça karanlığım. Kimsenin dallarına tutunma sakın. Kendi ağacın ol. Bakma bana sen, içimde müthiş nehri akıyor yalnızlığın..”
Sayfa 107
Modern Ağıt
Yeşili yok mu gözlerinin? Ya yol ver gideyim ya göster kırmızıyı, durmam gerektiği yeri bileyim.
Sayfa 148 - Irmak Aktaş
Modern Ağıt
Gülme, öyle güzel gülme! Dişlerinin çarpışı sesleniştir yüreğime, inanıştır. Etme inanırım…
Sayfa 149
Kan Beyazı
Ölümcül hastaların hissettikleri ile onların yakınlarının ve hasta bakıcılarının hissettikleri çoğu kez ince bir çizgide birleşip oyunlaşıyor; bizler ölmeyecekmişiz gibi davranıyoruz, onlar da inanmış gibi davranıyor.”
Sayfa 185 - Pelin Erdoğan
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.