Belki yine savaşlar başlayacak, kanlar akacak, anaların kolay kolay doğuramadığı nice yiğitler, gözlerini bir daha açmamacasına kapayıp bu dünyadan uzaklaşacaklardı...
Sevenler hasretine kavuşsun, sevilenler buram buram sevda tüten göğüslerin kıymetini bilsinlerdi. Elbet kendisi de günün birinde şehit olur, en büyük sevgiliye, Tanrısına varırdı...
Hıristiyanlık telâş içindeydi... Avusturya İmparatoru Rudolf’un emriyle, bütün kiliselerde Türklerden intikam alınmasını hatırlatmak ve Allahın yardımını sağlamak için günde üç defa çanlar çalınıyor ve bunun adına (Türk çanı) deniyordu.
— Ya, tanımadığına nasıl kefil olursun?
— Anasını çok sever. Anasını seven, karısını, kısrağını, toprağını da sever. Hep böyle olmuştur... Ondan kötülük gelmez.