Yürümek, her zaman anıları güçlendiren bir şey olmuştur. Kadim Meksika şamanları, yaşadığımız her şeyi bir duyum olarak bacaklarımızın arkasında biriktirip sakladığımıza inanırlardı. Bacakların arka kısmının, insanın yaşam hikayesinin ambarı olduğunu düşünüyorlardı.
Bir hikayeyi tekrar anlatmanın gücü işte burada yatar. Büyücülerin bunu kullanmasının sebebi budur. Seni, içinde var olduğunu aklına bile getirmediğin şeylerle temasa geçirir.
Antik Roma’nın muzaffer kumandanları... Eve zaferle döndüklerinde, onları onurlandırmak için muhteşem törenler düzenlenirmiş. Kazandıkları ganimetleri, aldıkları esirleri sergileyerek savaş arabalarının içinde resmigeçit yaparlarmış. Yanlarında ise her zaman bir köle bulunurmuş; onun görevi ise bütün bu ün ve ihtişamın geçici olduğunu sahiplerinin kulaklarına fısıldamakmış...
Bu dünya üzerindeki hangi insanı alırsan al, hiç kuşkusuz şunu anlayacaksın ki kim olursa olsun ya da kendisi hakkında ne düşünürse düşünsün, eylemlerinin sonucu her zaman aynıdır: bir aynanın önündeki anlamsız hareketler.