Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sorgu Gönderileri

Sorgu kitaplarını, Sorgu sözleri ve alıntılarını, Sorgu yazarlarını, Sorgu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşkenceye Susma!
Suskuları ve umursamazlıkları ile işkencelerin sürdürülmesine ve yayılmasına katkıda bulunan, dünyanın her yanındaki barışsever ve açık fikirli insanlar olmasaydı, bu kitap hiç yazılmayacaktı.
Sayfa 160 - Oda Yayınları
Asphalia'da olmak, lüks bir lokantanın akvaryumunda yüzüp duran, birbirine çarpan küçük balıklardan olmaya benzer. Her an elinde kağıt biri aşağıya inebilir, bizi dördüncü kata çağırabilirdi.
Sayfa 152 - Oda Yayınları
Reklam
4 No'lu hücrede geçirdiğim ilk günler sırasında, beni hırsız sanmışlardı -“arkadaşça” davranan halk bekçilerinden biri onlara öyle demişti. Ama gençlerden biri dövüldüğümü görmüş ve “4 no'lu bizden, adi suçluları hiç böyle dövmezler” demiş.
Sayfa 146 - Oda Yayınları
Dayanılmaz bir acıydı. Sıçradım. Sonra iyi duymamaya başladım, gerçekten her şeyi güçlükle duyabiliyordum. Bu beni rahatsız etmedi; memnundum, çok memnun. Soru sormaya devam ediyorlardı. Sessiz bir filmdi. Biri kulağımda ıslık çalıyordu. “Atina, Göklerin Kızı.” Her şey tümüyle maskaralık. Kızgındılar, vurup duruyorlardı, ama onları tam duyamıyordum. Herhalde konuşamıyordum da. Makronisos'da birçok kimsenin işkenceden sonra konuşma yetisini yitirdiğimi işitmiştim. Böylesine talihli olabileceğime inanamıyordum. Düş kırıklığına uğrayacağım diye ağzımı açmak istemiyordum. Sonunda denedim. Konuşamadım. Doğru, artık korkacak bir şeyim yoktu.
Sayfa 80 - Oda Yayınları
Almaları gereken şeyler konusunda birtakım kuşkuları olduğu göze çarpıyordu. Spanos, her kalın kitaba el konması için genel bir emir verdi. Çünkü her kalın kitap Komünist kitaptı. Kocaman bir yemek kitabı kurtulamayanlar arasındaydı. Neyse; telefon rehberi kurtulabildi.
Sayfa 63 - Oda Yayınları
Saklayacak şeyim yoktu. Şöyle bir tavır takınmıştım, “bekle, gör telaşlanmak gereksiz”, “boşver, seninle fazla uğraşmazlar.” Ve böylece, çevre tiyatrosu üzerine yaptığım bütün çalışmalar yitip gitti. Kentin işçi kesimine taşıdığımız küçük tiyatro üzerine işçilerle yaptığımız yüzlerce tartışmanın bantlarına el koydular. Biriktirdiğim ve elde etmek için onca alın teri döktüğüm kitaplara, mektuplarıma, yarısı tamamlanmış tek perdelik oyunuma ve daktiloma el koydular. Thrace'da banda aldığım Pontus türküleri, Küçük Asya'dan göç edenlerin yaşam öyküleri, halk türküleri, klasik müzik koleksiyonu. Biriktirdiğim her şeyi aldılar.
Sayfa 63 - Oda Yayınları
Reklam
Bazen kuşkulu sorular yöneltiyorlardı. Neden bu kadar çok kitabın var?
Sayfa 62 - Oda Yayınları
Alaca karanlıkta pırıldayan gözyaşları demirli pencerenin camlarına yapıştı. Gardiyanlar her yanı sıkı sıkıya kapadıkları halde, tutuklulardan birinin ağzı kapanmadan önce, “Tahia El Cezayir. Yaşasın Cezayir,” diye haykırdığını işittik. Ve üç tutukludan ilki darağacına çekildiği anda kadınlar bölümünden, özgür Cezayir'in tek bir ses halinde ulusal marşı yükseldi: Dövüşen koca erkeklerin Yurdumuza bağımsızlık isteyen Gür sesleri yükseliyor. Yurdum, sevgili yurdum Sana fedadır canım Sana fedadır her şeyim. Yazdıklarımı okuyan Fransızlara söyleyeceklerim işte bu kadar. Cezayirlilerin, kendilerinden pek çok şey öğrendikleri ve dostlukları gerçekten önemli olan Fransız halkıyla işkencecilerini, ayrı ayrı tanıdıklarını bilmenizi isterim. Fakat sizin adınıza yapılanları da bilmeniz gerek... Kasım, 1957
Sayfa 58 - Oda Yayınları
Sağımdaki dolabın kapısı açıktı, içinde bir yumak bakır tel görünüyordu. Pencerenin üstünde bir de çengel vardı. Teli oraya bağlayabilir, yatağa çıkarak kendimi boşluğa bırakabilirdim. Ama intihar etmek düşüncesi kanımı beynime sıçrattı. Öldükten sonra bunu işkenceden korktuğum için yaptığımı sanacaklardı. Zaten bu kolaylıkları da bile bile yerleştirdikleri belliydi. Üstelik General Massu'nun yaveriyle aramızda geçen konuşmayı da unutmuyordum: “Senin için yapılacak tek şey intihar etmek.” Sabaha kadar uyudum. Gece bir gün önceki korku ve heyecanımı alıp götürmüştü. Yenilmediğim için gururlu ve mutluydum. Yeniden başlasalar bile dayanabileceğimi aklım ·kesmişti. Sonuna kadar dayanacaktım ve beni öldürme işlerinde onlara yardım etmeyecektim.
Sayfa 49 - Oda Yayınları
Duvarın öte yanında ise bir teki bile çözülmeyen kadınlar vardı: Cemile Behire, Elyet Loup, Nesime Hablal, Melike Kın, Lusi Koskas, Colette Gregoire ve başkaları. Çırılçıplak soymuşlar, dövmüşler, küfretmişler su ve elektrikle işkence yapmışlar. Ayrıca hepimiz ırzına geçildiği için canına kıyan Annik Kastel'den de haberliyiz. Bütün bunları gördüm, duydum, biliyorum. Ya bilmediklerim, görmediklerim, duymadıklarım.
Sayfa 21 - Oda Yayınları
Reklam
Şafakla birlikte kapılarının açılacağı düşüncesi hem onları, hem bizi yataklarımızda uykusuz beklemeye zorluyor. Şafakta hiçbir şey olmamasını tüm gücüyle dilemeden ya da şafağın ışıklarını görmeden kim varabilir uykuya. İşte bu bekleme saatlerinde türküler işitiliyor her gün. Özgürlüğü için savaşan halkın ta yüreğinden fışkıran o güzelim türküler.
Sayfa 19 - Oda Yayınları
Fakat bunların kafaları da boş. Düşünme gibi bir alışkanlıkları olmadığı gibi ne yaptıklarını, ne için yaptıklarını da bilmiyorlar.
Sayfa 15 - Oda Yayınları
Nefret, bir çıkar ortaklığının ürünüdür.
Cellatlar çoğu zaman, Cezayir sorunuyla hiç ilgilenmeden ömrünün yirmi yılını Fransa'da geçiren gençlerdir. Fakat nefret, bir çıkar ortaklığının ürünüdür. Bunun için onlara da bulaşmış onları da tutsak etmiştir.
Sayfa 14 - Oda Yayınları
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.